Coğrafyamızı Tanıyormuyuz?
Bir coğrafyanın önemi, tarih boyunca milletlerin, devletlerin, kültürlerin, medeniyetlerin kurulup yükselmesi, hayat bulması ile kaimdir. İnsanlar, faydaları ölçüsünde değerli ve kıymetlidir. Böyle bir coğrafyada yaşamak zordur. Bedel ister. Göz nuru, alın teri, el emeği, inşa edilen maddi ve manevi eserler ister. Uğrunda savaşan, şehit olan, geride gaziler bırakan insanlar ister. Moskova önlerinden sudan yaylalarına, Viyana kapılarından, Himalaya dağlarına, Cebeli Tarık Boğazı’ndan Tanrı Dağları’na uzanan bu alan bizim coğrafyamızı belirler. Himalaya eteklerinde Taç Mahal, Balkanlarda Mostar köprüsü, Edirne’de Selimiye, Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi Külliyesi, Orta Doğuda, Hicaz Demiryolu, Yenisey boylarında Orhun Abideleri, İspanyada Elhamra sarayları coğrafyamızı süsler. Rüyalarımız, hayallerimiz, sevdalarımız ve masallarımız bu coğrafyada oluşur.
“Mızıka çalındı davulmu sandın/Yemene gideni gelirmi sandın”, Yemen türküsüyle acılarımız tazelenirken;
“Tuna nehri akmam diyor/Etrafımı yıkmam diyor/Şanı büyük Osman Paşa/Pilevneden çıkmam diyor”, şiiriyle kahramanlığımız,
Çanakkale içinde aynalı çarşı/Anne be gidiyom düşmana karşı; türküsüyle emperyalist, zorba düşmana karşı gösterdiğimiz metaneti, dirayeti vatan sevgisi ve kararlılığı,
“Kırmızı gül demet demet/Sevda değil bir alamet / Ağam ninni, balam ninni/Gitti gelmez o muhannet/ Şol Revanda balam kaldı”; türküsüyle Erzurum’dan Revana giden tüccarın hikâyesini, Budin Türküsüyle sevdalarımızı
“Bağdadın kapısın açtı Genç Osman/Allah Allah deyip”, geçti Genç Osman, marşıyla Bağdat’ın fethini,
“Nereden Geliyor bu top sesleri/ Adalardan mı Tunus’tan mı, Cezayir’den mi? Yoksa ayı gördükleri yerden geliyor”, Leventlerimizin yanık türküleriyle, Akdeniz’in bir Türk gölü olduğunu hatırlatıyoruz.
“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, /Bin atı o gün dev gibi bir orduyu yendik” veya “Kırımdan gelirim, atım araptır,/Gizlenme Nemçeli halin haraptır”, dizeleriyle kanatlanıp uçarız.
Yukarıda çerçevesini çizdiğimiz coğrafya Türk milletine vatan olmuş, yar olmuştur. İnsanlık tarihinde, aydınlık günlerin, bahtı olmuş, karargâhı olmuştur. Türk milleti kudretli olduğu süre içinde, insanlar adaletle, onuruyla yaşamışlardır. Büyük düşünen yüzlerce insan, mütefekkir bu coğrafyayı aydınlatmıştır. Her sosyal sistem doğar, büyür ve günü gelince de tarih sahnesinden çekilir. Tıpkı, canlılar gibi, değişik saiklerin etkisi sonucu, cihan imparatorluğumuz zayıflamış, parçalanmış, aydınlık coğrafyasını kaybetmıştır. Geride kan, gözyaşı, emperyalist batının acımasız sömürüsü kalmıştır. Sudan, Eritre, Kafkaslar, Ortadoğu, Irak, Balkanlar bunun örnekleriyle doludur.
Bu gün topraklarımızda kaybettiğimiz her can, bizi sonsuz üzüntüye gark etmektedir. Bütün bulara son vermek için, Büyük düşünmek, stratejik düşünmek zamanıdır.
Coğrafyamıza sahip çıkmak, ilim, hikmet, irfan ve adaletle mümkündür. Türk milletini bölmek, coğrafyamızı parçalara ayırarak, sömürme arzusunu taşıyan emperyalistlerden daha ilmi, daha insani stratejiler üretip yükselmek gerekir. Türkülerimiz coğrafyamızı çınlatmalı, masallarımız çocuklarımıza ilham vermeli, çağdaş İbn’i Sinalar, Farabiler, Fuzuliler, Ali Şir Nevailer yetiştirmeliyiz.
Gün stratejik düşünme zamanıdır. Komplekse kapılmadan, düşmanı büyük veya küçük görmeden, olduğu gibi kabul edip, problemlerimize çözüm üretmeliyiz. Sanayisini tamamlamış, bilgi toplumu olmanın gereklerini yerine getirmiş, gölgesinden korkmayan, coğrafyasına hâkim, “İleri, mutlu, kadir bir Türkiye” hedefimiz olmalıdır.
İnsanlarımızı Hakkâri’den, Edirne’den, Ardahandan, Balkanlardan, Anadolunun içlerine, özellikle İstanbul, İzmir, Ankaraya asla toplamamalıyız. Dünyanın neresinde olursa olsun Türk milletinin evlatlarına öncelikle ulaşıp onların gönlüne millet sevgisini, vatan sevgisini, Anadolu sevgisini koymalıyız. İnsanımıza şahsiyet kazandırıp, kimlik bunalımına düşürmeden, kültürel soykırıma uğramalarını önlemeliyiz. Kendi kültürümüzle ve İslam medeniyetinin verileriyle yoğurmalıyız.
21.yüzyılın Türk Asrı olmasını istiyorsak; düşüncelerimizi, belirlenmiş plan ve stratejiler çerçevesinde gerçekleştirmeliyiz. Türk milletini bir bütün yapıp, Muhteşem Türkiye’yi inşa etmeliyiz. Unutmayalım ki; “Tarihini bilmeyen milletlerin, coğrafyasını başkaları çizer.’’
#