Nereden Nereye
Bir zamanlar bir imparatorluk varmış. Adını bilmeyen yokmuş. Üç kıta’da 600 yıl hüküm sürmüş. 61 bir devleti idare eden bu imparatorluk küçük bir çadırda alınan büyük kararların sonucu olarak ortaya çıktığı söylenir tarih bilimcilerine göre. Bir çadır nire üç kıt’a nire. Değil mi değerli dostlar. Bu anlattığım masal falan değil. Belki çok abartılı gelebilir sizlere. Bu olay ne zaman yaşanmış derseniz, önce çadırın kuruluşunu anlatalım biraz. Bilecik’in Söğüt kazasında, 1299 da kurulan Osmanlı Devletinin temellerinin atıldığı yer.
Şimdi sizlere O çadırdan Yükselen Bir Nasihati Aktarmak İstiyorum.
Şimdi benim sizlere bir nasihatim olacak. Şeyh Edibali’nin nasihatini en az 5 defa okumanız.
Şeyh Edebali Şöyle başlar nasihate,
İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun, Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın,
Ama;
Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulursun gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün Fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı Atanı, say. Bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme. Sevdiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin itibarın olmaz.
Üç kişiye acı:
Cahiller arasında kalan âlime,
Zengin iken fakir düşene,
Hatırlı iken itibarını kaybedene.
Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma.
Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler…
Şeyh Edebali’nin
Osman Beye Nasihatı işte böyle değerli dostlar.
Bunun üstüne söz söylenmez aslında . Ancak kısa bir cümle yazmadan edemeyeceğim.
Değerli dostlarım, Üç kıta’dan tekrar bir çadıra doğru yolculuğumuzun farkındamısınız?
Koskoca imparatorluğu cetvellerle çizilip sınırları belirleyen Batılı Dostlarımızın (!) Çizdiği sınırları şimdi bizler koruma telaşına düşmemiz bize bir şeyleri hatırlatmıyor mu?
Tekrar soruyorum, onlar mı BÜYÜDÜ? BİZMİ küçüldük?
Osmanlının büyümesindeki sebepler neydi? Bizim küçülmemize sebep olan şeyler nedir?
Nerden nereye,(!)
Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
#