Krallar da ölür
Geçtiğimiz hafta Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlar Konseyi toplantısı için Tekirdağ’daydık.
Toplantıdan artan zamanda Vali Konağı olarak yaptırılan Tekirdağ Müzesi’ni gezdik.
Burada bir insan iskeleti vardı.
Tekirdağ’da Harekattepe Tümülüsü’nde bulunan bir kralın iskeletiydi bu.
Yaklaşık 2 bin 300 yıl önce yaşadığı kaydedilen Odyris Kralı Kersebleptes’e ait olduğu belirtilen iskeleti gördüğümde bugünün kralları geldi aklıma.
Odyris Kralı Kersebleptes hiç ölümü düşünmeden İpsala’da hükümdarlığını sürdürüyordu.
Bugünün krallarının da ölümü düşündüklerini hiç sanmıyorum.
Kersebleptes M.Ö. 352’ye kadar ülkesinde mutlak müktedir bir kraldı.
Sonra ülkesi Makedon istilasına uğradı.
Kral Kersebleptes Heraion Teichos şehrine kaçtı.
Makedon Kralı Philip’in burayı da ele geçirince Kral Kersebleptes sürgüne gitti.
Sürgünde hastalıklarla mücadele ederek 10 yıllık bir yaşam daha sürdü.
Acıların kralı olarak anılan Kral Kersebleptes’in hayatı kadar günümüze kadar gelen iskeleti bugünün kralları için ders niteliğinde.
Bugünün krallarından kastım elbet sadece devlet başkanları değil.
Kendi yaşamın her alanında kral ilan eden zorbalardan söz ediyorum.
Kendi çapında krallığını ilan eden emrindekileri baskıyla, zorbalıkla hayatı zindan edenler bir gün o tahtlarından olacaklar.
Bir gün tüm krallar gibi bugünün kralları da ölümü tadacaklar.
Ruhları bedenden ayrılacak.
Ve toprak altında bedenleri çürüyüp gidecek.
Hangi kral ebediyete kadar tahtına sahip oldu?
Hangi kral ölümsüzlüğü yakaladı?
Dünya ne Sultan Süleyman’a kaldı, ne başka sultanlara…
Bugünün krallarına tavsiyem yaşadıkları alanlara ölümü hatırlatacak bir fotoğraf asmalarıdır.
Kral Kersebleptes’in iskeletinin fotoğrafı bu iş için en uygun olanıdır.
Onlarca yıl krallık yap.
Sonra bir başka kral gelsin.
Ülkeni, tahtını, sağlığını alsın.
Sen hiçbir şey yapama…
Ne acı değil mi?
Evet hiçbir zaman unutmamak lazım.
Ölüm hepimiz için bir gerçek.
Kralların bir ayrıcalığı yok.
Onlar da ölüyor.
Aynı Kral Kersebleptes gibi…