Hoşgörü ve Barış
Hoşgörü saygıyı getirir. Hoş görü sevgiyi getirir. Her insan ilgiye layık olduğunun bilinci her insanda olmalıdır ve geliştirilmelidir. Fitne tohumları eken zihniyetlerin önü ancak böyle önlenebilir. Peki, hoşgörüyü engelleyen unsurlar nelerdir. İslam’ın ruhuna uymayan her düşünce ve ya fiil hoşgörüyü engeller ve barışa giden yolları tıkar. İçeriği ise menfaat, hırs, enaniyet duyguları ile doludur. Barışın yolu ise sevgiden saygıdan ve paylaşımdan geçer. Rüzgâr eken fırtına biçer. Söylediklerimizi davranışlarımız yalanladığı sürece hiçbir zaman gerçek dostluğu kuramayız. En önemlisi insan aklını kiraya vermemeli. Birilerinin değirmenine su taşırken yaptığı işin bilincinde olmalıdır. Her insan haddini ve hakkını bilmeli ve onu korumalıdır. Bu da ancak kimlik ve kişilikle mümkün olur.
Bazen düşünüyorum ve diyorum ki, bu dünyada ölüm olmasaydı halimiz nice olurdu. Bugün kavga ettiğin kişinin yarın eline muhtaç kalabilirsin. Bugün hor gördüğün kişi sana yarın bir bardak su ikram edebilir. Gücün yerindeyken hayatı doğru yaşamaya bak. Kendinden utanılacak bir şey yapma. Nefsine uyup kalp kırma. Son pişmanlık fayda vermez. Eğer yapabilirsen iyilik yap, ozaman gönlün daha huzurlu ve daha mutlu olur, geceni gündüzünü huzurlu yaşarsın.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, kaderde kıvançta savaşta barışta, paylaşmada ve bölüşmede biraz cömert olalım. Hak ve hakikat yolunda daha sağlıklı ve huzurlu yürüyelim. Mazlumun ve yoksulun derdine merhem olmaya çalışalım. Adımlarımızı bu doğrultuda atmaya çalıştığımız sürece hem hakkın rızasını kazanmış olur, hem de halkın teveccühüne mazhar oluruz.