Sebebi Sükut
Ben konuşsaydım sınırlardım sizi...
Suskunluğumla bir hürriyet saldım ki aklınıza, tüm sınırlarınızı zorlayacak ve zorluyor, zorlanıyorsunuz bak!
Konuşsaydım sınırı aşmak bir yana, sınır çizerdim size ve siz koyuverirdiniz beni bir yerlere. Böyleyken nereye tıkacaksınız, ne bileyim nereye hapsedecek ya da nereye sığdıracaksınız ve ben sığınmacı olmaktan, sığışmaktan da kurtulacağım böylece.
Suskunluğu, hiçbir kavram kavrayıp kapsayamaz, hiçbir söz dizisi zincirleyemez; bağlayamaz hiçbir bağlaç onu bir yere. Tabir, deyim, terim… cümleniz gelse anlayamaz hiç kimse.
Tanımlayamadığınız bir şeyi kuşatamamışsınızdır henüz.
İhâta edilemeyenin tüm gizemiyle keşfedilmeyi beklediğini nerden çıkardınız? Suskunluk, mânâya sınır çizmez, evet; fakat surlar kadar muhkemdir tüm sırları korumakta. Sözdür, surda gedik açan ve her gedik mukaddes değildir her zaman. Hele ki açılan benim surlarım/sırlarım olacaksa, sus, daha iyi, açıklama!..
Açıklamak, açılıp uçsuz ufuklara sürüklerken, açık verdirip bir ucunuzdan yakalayabilir sizi. Ve siz suskunluğa hüküm koymayı teklif dahi edebilirsiniz, kanun koymakta serbestsiniz...
Fakat dediğim gibi…
Suskunluğu, hiçbir söz dizisi zincirleyemez, bağlayamaz hiçbir bağlaç bir yere. Tabir, deyim, terim… cümleniz gelse anlatamaz hiçbir ibare.
Konuşsaydım sınırlardım kendimi...
Tanımlayamadığım değil; tanımadığım sınırınız, bu hâl ile tanıdığım bir sınıra dönüşürdü o zaman.
Duyun ki söz ayağa düştüğü zaman, bâtıla oyuncak olan hakikat sözlerini bile nasıl da sustum!
Ne güzel sustum!..
#