Çekirdek Parçalanmak İsteniyor
Bir asır önce 21 milyon km2 olan Osmanlı toprakları parçalana parçalana bölük pörçük olmuş ve çekirdeğin parçalanması hedef alınmıştır. Böl parçala yut politikası tam hızıyla planlı bir şekilde uygulamaya konulmuştur. Bunun farkına varmış olmamıza rağmen içte didişme ve çatışmayı körükleyen tüm iç odaklar bu işi bilerek ya da farkında olmayarak sahneye koymuş durumdalar. Milletçe bu oynanan oyunun farkında olamazsak çekirdeğin parçalanması kaçınılmaz olacaktır.
Peki, ne yapmalıyız. Üç kuruşluk menfaatlerimizin uğruna ülkemizi feda etmeyelim. Ülkemizin çıkarlarını kendi çıkarlarımızın üstünde tutmalıyız. Ayrımcılık ve kayırmacılıktan kurtulmalıyız. Sizden bizden değil liyakatli olanlara ve emanetleri de ehil kişilere verelim. Düşüncelerimiz ve görüşlerimiz ne olursa olsun bizleri ayrımcılığa ve bölücülüğe götürmemeli. Hoşgörümüz sınırsız olmalı tabiî ki kurallar ölçüsünde ve hukuk çerçevesinde. Dış düşmanlardan dost olmaz ilkesini ilke edinmeliyiz. Yüzümüze gülen sahte gülücükleri gerçeğinden ayırt edemezsek hüsrana uğrarız. Bazı hataların telafisi yoktur bunu çok iyi bilmemiz gerekir. Koskoca Osmanlı imparatorluğunu paramparça edenler parçaladıkları yerleri kolayca yutmak için kollarını sıvamış durumdalar. Birliğimize dirliğimize çok ama çok ihtiyacımız var. Birbirimizi sevmesek, birbirimize saygı duymazsak hepimize ve geleceğimize yazık etmiş oluruz. Son yüzyıl Osmanlı topraklarında kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Onlara acımayanlar bize mi acıyacaklar. Şer güçler ittifak halinde, farklı oyunlarla bizleri oyalıyor ve gücümüzü kırmak için her yolu denemektedirler.
Dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yönetmek isteyenler işbirliği içinde ve dengeleri kendi menfaatleri doğrultusunda dizayn ediyorlar. Küfrün tek millet olduğunu unutmamalıyız. Nefislerimizin yolunda hareket etmeye başladığımız an dünya menfaatleri bizleri kendine esir eder. Gören gözün görmez, işiten kulağın işitmez, hisseden kalbin hissetmez olur. Kendi çıkarların ön plana çıktığı anda sonunu hazırlamış olursun. Tabiî ki peşindekilerini’de.
Toplumların var olması bana göre savaşta, barışta, bölüşte ilkeli olmak dünya nimetlerinin esiri olmamak ve adalet üzere hak edenlere hakkını vermektir.
Sonuç olarak üç kuruşluk dünyevi menfaatlerin peşine düşüp fırıldak olmamak, helalinden kazanıp helalinden yemek, hak edenin hakkını vermek, hakkın rızasını kazanmak ve halkın teveccühüne mazhar olmaktır.
Saygılarımla…