100 yıl + 1
Konuya Önce Tersten Girelim: Sinirlendiğim Şeyler Var.
Geçtiğimiz Pazar Günü Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladık. Tabii olarak konu 100. yıl olunca, koca koca şirketler, holdingler "Aaa! Bu sene 100. yılmış. Hadi biz de bir reklam çekelim" demişler. İçim acıdı, içim acıdıkça içim bir daha acıdı. İsrail Devleti'nin yaptığı katliamın acısı bir taraftan, yılda yüz milyonlarca dolar kâr elde eden şirketlerin duyarsız, "lâf olsun torba dolsun" reklamlarını izledikçe sinirlendim. Bir de "Biz de... falan filan yaptık" diye içi boş lafları yok mu? Çileden çıkmamak elde elde değil. Kime kızacağımı da şaşırdım; şirketlerde cumhuriyet heyecanını gerçekten hissetmeyen yöneticilere mi, reklamların metnini yaz(amay)an metin yazarları mı? Kendi kendime düşündüm, "Lâfla peynir gemisi yürüttüler".
Bu şirketler yetmedi, durumdan parsa koparmaya çalışan çakma şarkıcılar, müzisyenler yok mu? Her yere reklâm verip para harcamışlar bir de; iğrenç bir müzik ve ilkokul 1. sınıf fişlerinden daha kötü sözleriyle kulaklarımızı tırmalamaktan başka bir işe yaramayan besteleri ve cumhuriyet için hiç heyecanlanmayan yürekleri, milletin dertleriyle dertlenmeyen beyinleriyle... Atatürk yaşasaydı bunlara ne yapardı bilmem.
Tabii, sinirlerip dururken de yukarıda saydığım grup çoğunluk olsa da hepsi değil. İstanbul Masa Film Yapım'ın Gifthome firması için yaptığı "cumhuriyetin yüzü" konseptli reklâm filmi, bence açık ara en iyisiydi. Keşke sosyal medya ile sınırlı kalmasaydı da televizyonlarda da yer alsaydı. Reklam metnini yazan kişinin kardeşim Ali Osman Çınar olmasının ya da diğer kardeşim Yasin Çınar'ın çekmesinin her hangi bir ayrıcalığı yok. İyi iş her zaman iyidir. Gurur duydum mu, tabii ki de duydum. Ruhu şâd olsun, rahmetli babam Mehmet Ali Çınar bizi güzel yetiştirmiş, bir kez daha anladım.
100 yılda neler neler oldu?
Yazının başında Filistin konusuna küçük bir dokunuş yapmıştım. Baştan söyleyeyim, ilişkili bir konu.
Yıllarca süren savaşlar, yedi düvelde canlarını vatanı, milleti, dini için gözünü krpmadan verenler, ekonımik zorluklar ve zaferler; İstanbul'da işgalci devletlerin iyice tahakküm ettiği bir hükümet, vazgeçmişler, en az zararla nasıl yırtarızcılar, mandacılar ve yürekli korkusuz vatanseverler; çeşit çeşit düşünce, çeşit çeşit gruplar.
Hükumetler ve Kongreler
Tarih kitaplarında pek geçmese de, şimdi farklı farklı isimlerde göreileceğiniz bazı hükümetler var; Trabzon'da, Kars'da, Hatay'da ve Ankara'da. Dikkat ederseniz, Millî mücadelenin asıl başlangıcı olan 1919 yılında bir çok kongre yapılıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün katıldıkları da var ki, bunlar en önemlileri. Eğer tüm bu kongrelerin içeriklerini incelerseniz, Anadolu'da geçici de olsa bir kaç tane cumhuriyet kurulmuş bile. Bunu şimdiki durum ile karşılaştırmayın, iletişim ve ulaşım şimdiki gibi değil, bu nedenle idari birimlerin konumlandırılması da önemli. Osmanlı zamanındaki son düzenlemeye göre köy, nahiye, kaza, sancak, vilayet ve müstakil sancaklar vardı. Aslında bugünkü Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sistem gibi. Biliyorsunuz, ABD'deki eyaletler (ingilizcesi "state") birer devlettir aslında. Avrupa Birliği'ndeki her bir devlet gibi. O nedenle, İmparatorluğun gücünü yitirdiği dönemde, tarih boyunca bir sürü devlet kurmuş olan bu millet anında tepki vererek yönetim değişse bile vatanı korumaya devam etmek için bu tür tedbirleri ivedilikle almışlardır. Bir de bu stratejileri ve savaşları yeönetebilecek, kitapta yazanları "bilgi" diye değişmez kanun haline getirmeyip, tabiri caizse John Nash'in "Akıl Oyunları" teorisince aklını kullanarak başarılı olan ve bir kişi var, üstelik John Nash daha doğmadan 10 sene önce bunu yapmış bir Osmanlı Subayı: Mustafa Kemal.
Cumhuriyetin İlanı
Hepimizin bildiği üzere, 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. 1934'de soyadı kanunu ile "Atatürk" soyadını alacak olan Mustafa Kemal Türkiye Devleti'nin Cumhuriyet ile yönetim şeklindeki yönetiminin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Tarihi bilgileri genel olarak biliyoruz zaten.
Cumhuriyet Tarihi
Hızlıca ileri alayım zamanı, 10 yılda çok iş başarıldı. 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk !0 Kasım sabahı ruhunu Hakk'a teslim etti. Bazı konulara "İlim Fen Çok İlerlerledi" yazımda değinmiştim. Siz artık tartışın neler olduğunu, nasıl olduğunu. Ama aşağıda anlatacağım tarzda sınırlı kalıyorsa tartışmalarınız peşin peşin sövdüğümü bilesiniz.
Bugün 2023 yılındayız, Cumhuriyetin ilk yüz yılını tamamladık. Cumhuriyetin tarihi yazılmaya devam ediyor. Bu yazılmakta olan tarihi güzel yazmak artık bizim elimizde.
Ne zaman, Nerede, Neler Oldu? Ne zaman, Nerede, Neler Olmadı
1900 - 1920'ler civarı:
Amerika: Sırp asıllı bir bilim adamı Nikola Tesla elektrik üzerine müthiş icatlar yapıyor. Yanında çalıştığı ve kendisini dolandıran, Yahudi asıllı Thomas Edison, Allah'ın bahşettiği elektriği nasıl daha fazla paraya çevireceğini düşünerek ampulü icat ediyor.
Avrupa: Yahudi asıllı Albert Einstein, fizik hesaplamalarını kökünden değiştirecek "görelilik teorisi"ni buluyor. Bir Sırp, bir veliahtı öldürüyor, kızışmış Avrupa biribirine giriveriyor, 1. Dünya Savaşı Başlıyor.
Osmanlı: Para yok, gençler bilim üreterek gelişmek yerine bir adım geriye gidip felsefe kısmında tıkanıyorlar, 2. Abdülhamid tahttan indiriliyor. Taht oyunları, taht yardakçılarının savaşı, mandacıların manda seçme kavgası, savaşlar ve kaybedilen topraklar, Başkent İstanbul 5 yıl işgal altında kalıyor. Bilim geliştirecek bir çok genç vatanları uğruna şehit olmuşlar. Akıllanma yavaş yavaş başlıyor. Yine de teknolojik ya da bilimsel gelişme yok, hâla satın alma sevdası.
1920 - 1940'lar civarı:
Amerika: Liberalizmin iyice cıklının çıkması, gemisini kurtaran kaptanlar, Yahudi asıllı bankerlerin Amerika ve tüm dünyada bankaların sahibi ve para basma yetkileri. Büyük ekonomik buhran. Buhrandan çıkmak isteyenler daha çok çalışıyor, geliştiriyor. Yahudi bankerler de daha çok sömürüyor bu sayede.
Avrupa: Sular durulmamış. büyük ekonomik buhran ve savaşlar ülkeleri bitirmiş. tüm ülkeler bir birine tekme atıyor. Yahudi bilim adamları bilgi üzerine bilgi koyarak ilerliyor. Kimileri yaşadıkları ülkelerden başta Amerika olmak üzere başka ülkelere gidiyorlar.
Türkiye: Artık soluklanma zamanı. Savaşlar bitmiş, antlaşmalar yapılıyor, Cumhuriyet ilan ediliyor. Eğitime, sanayiye, tarıma önem verilmeye başlanıyor. 1930'da Yahudilerin bankası olan Osmanlı Bankası, devlet bankası staütüsünü sürdürerek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oluyor. Parayı yönetme yetkisi onlarda. "Bağımsız Merkez Bankası" çığlıkları, kuyruğuna basılınca nereden çıktığına dikkat edin.
1940 - 1960'lar Civarı
Bu dönem kırılma noktası biraz. O yüzden birazcık uzun tutacağım, kusura bakmayın. Ama dikkatli okumanızı tavsiye ederim.
Amerika: Bu defa, Dünya Savaşının baş aktörlerinden. Bilgisayarı falan icat etmişler. Almanya'da kendilerine soykırım yapıldığını idda ederek kaçan Yahudi bilim adamları Amerika'da atom bombasını geliştiriyorlar. Japonya'da binlerce insan ve canlının bir anda yok edilmesinin sebebi oluyorlar. Mutlular mı? Gayet evet. Bir taraftan savaşta üstünlük sağlamak için teknolojik gelişme gerekli. Almanlar'dan daha fazla. Silikon Vadisinin temelleri atılıyor; betonla değil, geliştirmelerle. Paranın merkezi, Yahudilerin parayı yönettikleri yer olan Amerika'da. Üstün zaferinden sonra özellikle yenilen devletler başta olmak üzere hepsine yardımlar ve yatırımlar yapıyorlar, tabi karşılıksız değil. Yahudi, karşılıksız bir şey yapar mı? Dini inançlarına ters. Bir de şu var; Almnaya yenildi ya. Almanları kim yendi? Amerika mı, Rusya mı? Rusyayı da anlatayım. Ama sırasını beklesin.
Avrupa: 2. Dünya savaşı ve darmadağın. Almanya ve İngiltere teknoloji geliştirmeye çalışıyor. Geliştirenlerin bilim adamlarının çoğu Yahudi. Geliştirme tamamlanmaya yakın pırrrr Amerikaya uçuveriyorlar. Savaştan sonra toparlanmak zaman alıyor. Yönetim şekilleri değişiyor. Naziler ve Hitler yok. (Naziler'deki ler, çoğul eki, Hitler'deki "ler" adım soyadınnın bir parçası). Yahudi sermayesi, tazminat adı altında Almanya'dan para almak için parası olmayan Almanların ekonomilerini iyileştiriyor. Alman vatandaş çalışıyor, Yahudilere tazminat ödüyor. Yani, Yahudiler, Almanları tam bir "köle" olarak çalıştırıyor. Japonya'da hakeza öyle. Büyük Japon markaları Yahudi sermayesiyle kurulmuştur.
Türkiye: Kurucu lider, büyük deha Mustafa Kemal Atatürk artık yok. O'nun yerinde, zamanının mandacısı, Mustafa Kemal'i kendi içinde rakip edinmiş, Resimlerini paraların üzerinden bile kaldırtan İsment İnönü var. Kanımca; 2. Dünya savaşına girmemesi siyasi dehalığından değil, büyük ihtimalle korkaklığından. Belki de "Amerikam Mandasıéna girmek isteği bağımsızlıkta bile kaybolmadıysa demek ki emellerinden. Yoksa kitler miydi Marshall Planlarını bir imzayla. Amerika'nın verdiği para da para olsa. O zamanın parası toplam 137 milyon dolar. Amerika'nın asgari ücretine göre hesaplarsak şimdinin sadece 1 milyar 400 milyon doları. Yani, şimdi bizim oyun yazılım şirketlerimiz var. Yanlış anlamayın, 1 şirket tek başına. ona yakın şirketler de var.. Yani teknoloji şirketi olarak bakarsak, bir "Getir"e neler götürmüş: Atatürk döneminde başlamış teknolojik ve sanayi gelişmelerinin önünde bir ket olmuş, uçak fabrikalarını kapattırmış. Bu dönemde, Almanya'dan ve Rusya'dan kaçıp Türkiye'ye sığınan bir çok bilim ve sanat adamı, bizim kurumların başındaki liyakatsiz koltuk bekçisi, yaptıkları hortumlamalar torunlarının şimdiki mal varlıklarından anlaşılan, yaşadıkları dönemde, aldıkları nefeslerle hava kirletmekten başka hiç bir şey yapmayan bu kralcı-yalamacı tipler, gelen bilim ve sanat adamlarına kendi kurumlarında paspas yaptırmışlar. Düşünün, bugün NASA'nın başındaki adamların Türkiye'ye gelip Türk Uzay Ajans'ında paspas yapıyorlar. Durun ya, niye farazi örnek veriyorum ki; hatırlatın ki, günümüz yıllarındaki bölümde yazayım. Neyse... 1950'lerde büyük değişimler yaşanıyor. Yönetimler değişiyor. Savaş sonası ekonomiler, ülkeler bitap düşmüş. Türkiye bile sıkıntıda. Millet İnönü'nün icraatlerinden, ya da geriden icraatlerinden o kadar bunalmış ki, çok partili sisteme geçilir geçilmez yapıştırıyor oyları Adalet Partisi'ne. Atatürk'ün bizzat keşfettiği, hatta rivayetlere göre İnönü'ye karşı rezerv ettiği, tek parti İnönü CHP'sinde yasal muhaliflik yapan Andan Menderes Başbakan oluyor. Kucağında Marshall Yardımları. Öyle ya da böyle şahlanmaya başlıyor Türkiye.. iyi ya da kötü, farketmez, dıgıdık dıgıdık gidiyor. Birinci kısa süreli refah yaşanıyor. Ama...
Rusya: 2. Dünya Savaşının bence en büyük aktörü. Hatta uzun süre boyunca iki kutuplu dünyanın bir kutubu oldu. Aslında Rusya, O zamanlarki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği. (Değişmesine ileri tarihlerde geleceğiz.) Almanya'yı kim yendi? SSCB mi, ABD mi? Aslında savaşta ikisi de aynı tarafta. Galiba Almanya'nın kim tarafından mağlubiyete uğratıldığı konusunda anlaşamadılar ki, soğuk savaş yılları başladı. Bu soğuk savaş ki, teknoloji ve bilim üstünlüğü ve bu üstünlüğü gösterme savaşından başka bir şey değildi. Bakmayın siz, Rusya'da en az Rus var. Yönetim daha çok kimlerin elinde? Söylettirmeyin, anladınız siz. İşin arkasına baksanıza: Komünist Rusya ucuza üretiyor, Kapitalist Amerika çatır çatır satıyor. Para nerede? Mesela size bir aileden haber vereyim: Amerika'da yaşasan, Alman asıllı Yahudi İngiliz bir aile: Rothschild ailesi. Hani yukarıda dedim ya, Para yok, banka vs... Hah işte. Bu aile.
Orta Doğu: Len, Ortadoğu!.. Sen nerden çıktın. Seni anlatmıyorduk hiç? Savaşta Irak Kralıığı da var ya, onun için. Dedim ya, "Soğuk Savaş" başladı. Irak konumuz değil, Irak'ın daha da batısında 1948'de Yahudiler patala kütele bir devlet kuruyor. Hokus Pokus.
1960 - 1980'ler civarı:
Amerika: Silikon Vadisi'nde Yahudi gençler transistör geliştiriyor, C dilini icat ediyor, Unix'i icat ediyor. Yani şu an "teknoloji" dediğimiz şeyin yasal patentli sahipleri. Arapçadaki kelime karşılığı ile rabbi. (Kızmayın hemen, kelime anlamıyla yazdım, dikkat ederseniz, küçük harfle yazdım. İnanmazsanız Araplara sorun; ben sordum da yazdım). Ay'a çıktılar, ayak bastılar. Yine 70'lerin yahudi gençleri şu an bildiğiniz teknoloji firmalarını kurdu.
Avrupa: Avrupa dört nala yürüyor. Savaşın hiç bir şeye yaramadığını farkettiler, Avrupa Birliğini kurdular. Biz de istedik ama bizi almadılar. AB Türkiye'ye : "Seni aramıza alman" dedi. Almanlar da Yahudilere tazminat ödemek için çalışmaları yetmeyince, daha fazla köle ihtiyacı için Türk işçi ithal ettiler.
Türkiye: Mendderes'leri astık. Devrim arabalarını devirdik yaya kaldık, Deniz Geçmiş'ler, Metin Yüksel'ler gibi gençleri ortadan kaldırdık. Kıbrıs'da zafer elde ettik, sonra biraz şahlanma başlayacaktı..
Rusya: Uzay ve nükleer yarışında, sadece Amerika'nın Ay'a ayak basması konusunda geri kaldı yarışta. Rus teknolojisi diye bir şey var.
Orta Doğu: 6 Gün savaşları diyeyim, anlarsınız.
1980 - 2000'ler civarı:
Amerika: Teknoloji, kültür, sanat.. ne ararsanız Amerika'da. Dört nala falan değil, atları koşturuyor tüm dünyada. Teknoloji şirketleri kuruldukça kuruluyor, büyüdükçe büyüyor. Hepsinin sahibi yahudi nasılsa. Film endüstrisi de onlarda. İstediğiniz kadar doldurun burayı. Sallasanız bile sadece birazı karavana. Babadan oğula Bush'lar saldırıyor her bir yana.
Avrupa: Coşuyor.. Soğuk savaş da bitti, Berlin Duvarı yıkıldı, Biri Doğu, biri Batı olan Almanya'lar birleşti, SSCB dağıldı. Bosna-Hersek bir yandan, Azerbaycan bir yandan, Çeçenler bir yandan hep içimiz cızladı. Almancı'lar teknolojik cihazlarla tanıştırıyorlar bizi canlı canlı. Oysa Ahi Naci, acı çekiyor, "Almancı Dediğin" diye satırlara döküyor yangınını.
Türkiye: Dakika bir, gol bir. Rahmetli Cem Karaca diyor ya "N'aber netekim gene geldi şapka! Rap Rap" (Yeni nesil "Rap" deyince "Rithmic American Poem / Ritimli Amerikan Şiiri" anlamını anlayabilir, şarkıyla rap müzik ilişkisini anlamayabilirler: Sevgili çocuğum, o rap, uygun adım askeri yürüme sesi rap rapı) 80'ler dizisi gibi değil. Darbe, ekonomik kriz, hapisler, askeri vesayet, ama ona rağmen tırmanan terör... İkinci çok kısa süreli refah yaşanacakken olmuyor. Özal toparladı derken, ömrü yetişmedi. 2 tane uydu satın alıp gönderdik uzaya, ilki giderken suya düştü. Bildiğiniz okyanusa düştü yani. Rahmetlinin yatırımları çok şey kazandırdı. Cep tlelefonları falan.. Bir de gelin görün ki, 1990 yılında Büfeci İsa Abi'den 1000TL'ye satın aldığım bir paket kuş lokumu 2000 yılında 100.000TL (yüz bin) idi. 1997 yılında, tam yeniden ikinci çok kısa süreli refah yaşanmaya başlarken... Süleyman Demirel bir Cumhurbaşkanı olarak, demoktarik cumhuriyetin tabutuna çiviyi çakmıştı. 28 Şubatçılardan bile çekinmeye ne gerek vardı olsa.
Rusya: O Rusya bu Rusya oldu. (Kelime oyununu da anlayın artık)
Orta Doğu: Çekiç güç, 1. Körfez savaşı, 2. intifada,.. 1998'de İsrail kuruluşundan 50 yıl sonra Büyük İsrail İmparatorluğu, Arz-ı mevud'a ulaşması gerekiyordu. D-82in kurulmasından dolayı olmadı. 25 yıl ertelediler.
2000'ler... Günümüz.
Amerika: Amerika daha da güçleniyor. Müteahhitlere para lazım olduğndan değil de, Bush oğlu Bush olmanın gereğiyle 11 Eylül. Siyahi Başkan, Çılgın Trump, Hayalet Biden... Trilyon dolarlık teknoloji devleri.
Avrupa: Amerikan teknolojilerine regülasyon yetiştirirken, bir yandan ucuz siyasi numaralar derdinde. Artık Euro diye bir para var. Sağcılık yükselişte. Kurulu düzenler bozulamıyor, keyifler yerinde. Kıskanıyorlar herkesi. İngiltere AB'den çıktı.
Rusya: Vladimir Putin
Ukrayna: Volodymyr Zelensky (Yahudidir kendisi)
Orta Doğu: Hangi birini sayayım, 2. Körfez savaşı, Irak bitti, Arap baharı, Suriye bitti.. Van minüt.. karşıtı bende işler. 1998'den 25 yıl geçti, İsrail Devleti Filistin'e vahşet kusuyor.
Türkiye: Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Ecevit'e anayasa kitabı fırlatıyor. Kemal Derviş geliyor. 2002 yılında Büfeci İsa Abi'den aldığım kuş lokumu 1.000.000 (bir milyon) lira. Sandıkta vatandaş gömüyor eskileri. Fettullahçılar son kez DSP diyor belki ama yetmiyor. Teknolojiyi e-muhtıra olarak kullanıyoruz. Bu badireyi atlattıktan sonra siyasi krizler azalıyor biraz. Üçüncü refah yavaş yavaş yaşanmaya başlarken Gezidir, kalkışmadır ekonomik krizdir, pandemidir... Çok şükür ki, teknolojide, sanayide iyiye doğru bir şahlanma var, gerisinin de gelmesi en büyük temmeni. Cumhuriyetin 100. yılı. Soruyorum sana Büfeci İsa Abi, kuş lokumu kaç para şimdi?
Kısaca Acı Sonuç:
Cumhuriyet sonuç olarak bir devlet yönetim şeklidir. Dikkat ederseniz darbeler, kalkışmalar sonucu neredeyse her 20 yıl içerisinde kendi içinde Cumhuriyet değişti. Demokrasi tam anlamıyla tesis edilemedi.
Umut Sensin, Umudunu Kaybetme.
100 yılda o kadar badire atlattık ki, zaman zaman çevremiz, zaman zaman içimiz öyle karıştı ki, bir türlü kafamızı kaldıramadık adamlar gelişirken. O kadar acılar yaşadık ki, yıkılmadıysak inşallah güçlenmişizdir. Ey Türk Gençliği! 100 yıllık tarih yazıldı, her geçen saniye yazılıyor. Din farkını, Irk farkını, parti farkını bir çeşitlilik, bir renk cümbüşü olarak gör. Bölünme, tarihinden ders al; bilimden, fenden ayrılmadan, aklını kullanarak yeni tarihi sen yazacaksın unutma. Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur".
#cumhuriyet #cumhuriyetin-yuz-yili #yuz-yilda-dunya-tarihi #teknoloji #bilim #amerika #rusya #israil #yahudi #orta-dogu #almanya #filistin #makale #enes-cinar