Ne’yi Miras Bırakıyoruz ?
İş başına gelenler, zaten çözemeyecek.
Ne boş vaktimiz varmış, bir o kadar boşmuşuz.
Bu kafalar mı acep, Avrupa’ya girecek.
Fındıkkabuğunu doldurmayan şeylerle yıllardır avunduk. Çözüm üretecek ne bir iktidar ne de bir muhalefet bulduk. Her sorun katmerleşerek iyice çözümsüz hale geldi. Gözden akan yaş değil adeta bir seldi. Kronikleşti hayat dehşet saçtı çileler. Bu tarz değişmeli yok olmalı hileler. Sakın yanlış anlamayın, hem de boş laf sanmayın. Yürüyemiyorum kardeş sanki her tarla mayın. Bu, “Alize rüzgârları” nedense hep tavanda. Meğer ben hep yıllardır su dövmüşüm havanda. İnsanımız düşmüş geçim derdine. Birileri yara kaşır bunların derdine. Bu halkın % 30 u işsiz iken, % 40 ı karnını zor doyururken, % yirmisi de eh işte şöyle böyle yaşarken, Keyfi çok iyi olanların sayısı ise yüzde ikilerde, yüzde beşinin de pekiyiler de. Yüzde üçü de iyi diyorlar. Aşağı yukarı, bu böyle diyorlar.
Değerli dostlar. Yıllardır bu böyle, üç nesil gitti işte öyle…
Peki, sorun nerede? Araştıran yok ki, herkes düşmüş derde. Yukarıda belirttim halkın sorunları bunlar. Bizi meşgul eden sahte makamlar. Adamlar iş üretemeyince laf üretiyorlar. Halkı da böylece uyuttuk sanıyorlar. Kimin umurunda demeyin bizler sözümüzü tuttuk. Şaka değil gerçek bizler kendimizi unuttuk, unutturulduk. Onların iyi geçinmesini istiyoruz. Biz onları seviyoruz (!) Kavga etmeden yesinler, bizlerin sesine kulak versinler. Önce onların karınlarını doyuruyoruz. Kalanlarla da bizler doyunuyoruz. Ne acı değil mi. Dünyanın en güzel ülkesini Allah bizlere bahşetmiş. Birileri gelmiş ülkeyi mahvetmiş. Üç tarafımız denizlerle kaplı. Dolaşırdı bir zamanlar binlerce atlı. Onlarca nehir. Yüzlerce göl. Yutamazsın sonra önce böl. Dört mevsimin doyasıya yaşanıldığı bir yer. Çek git ülkemden beğenmiyorsan eğer.
Var mı dünyada, böyle eşsiz bir vatan. Emanet etmiş sana, bu güzel yurdu Atan. Sahip çıksana ülküne, hani söz vermiştin? İflah etmez bu toprağı, başkalarına satan.
Ben şahsen utanıyorum, elimdeki teknoloji den. “madein TÜRK” yazılı biz üretemedik neden?
İçim yanıyor dostlar ister beni anlayın, isterse bu sözlerimi bana siz yalanlayın…
Ne olur birazcık soralım sorgulayalım. Yarın ne olacak diye torunlarım. Silkinelim uyanalım artık bu rüyadan. Ne olur Allah canımızı almadan. Etrafımız davul dümbelek sakın siz aldanmayın. Beni de yazılarımla, şow yapıyor sanmayın. Ben sizim, siz de bensiniz zaten. Peki, sizlerde bu boş vermişlik neden? Birlik olup yeter demenin zamanı acep ne zaman gelecek. Aldırmazsak bunlara dünya âlem dar gelecek. Dedim ya içim yanıyor işte. Hayır yok diyorum sizlere bu gidişte. Sizde biliyorsunuz aslında benim bildiklerimi. Başkaları yapsın istiyorsunuz dediklerimi. Olmaz can kardeşim olamaz, uyanık insan gölgede dahi uyumaz. Sen yıllarca güneşte yanmışsın, bari torunlarını yakma. Olaylara yakın dur, sakın uzaktan bakma. Dost acı söylermiş, ama gerçeği söyler. Sizin bu halinize pek aldırış etmez beyler. Süslüce laf üretir ömrünü tüketirken. Vakit geçiyor, zannetme vakit daha erken. Dilim döndüğü kadar yazıyorum dostlarıma. Dostların sana yakın, uzaklarda arama. Biz tabanın çocukları çocuk gibi aldandık. Verilen oyuncakla biz epey oyalandık. Süslü püslü sözlerin hangisi doğru çıktı. Karga ile tilkinin hikâyesi çok farklı. Ders diye okuttular, bizlere okullarda. Ders almadık demek ki başımız hâlâ darda.
Ben bu kadar söyledim fazlası aşar beni. Kendine dost bilme sizleri çok öveni. Hepimiz göçeceğiz birer birer faniden. Ölüm karşımızda ,çıkar bir gün aniden. Biz sorumlu olalım, sorunlar da çözülsün. Bizler pek gülemedik, bari doğanlar gülsün.
Kalın sağlıcakla…