Dostluk Üzerine
Dostluk mana ile alakalı uzun yılların birikimi ve o yılların bıraktığı izlerin sonucu oluşur.
Bu özde olması istenen ve arzu edilendir. Herkes böylesi dostluklara sahip olmak ister. Böylesi bir dostluk olası durumlarda ya da artık hayatınızda olmadığı hallerde zorlar.
Ahmet Altan’ın bir makalesin de yazdığı gibi, “Hep dostluğun kurallarını anlattılar bize. Korkarım eksik kaldık biraz. Düşmanlığı bilmeden dostluğu kim bilebilir ki”… Kimse...
Sadakati, bağlılığı, dürüstlüğü, destek olmayı, en zor yerde bile dostunu satmamayı, gerektiğinde kendini feda etmeyi gibi kuralları öğrendiğimizi düşmanlık kurallarının ise öğrenilmediğini...
Oysa Altan’a göre iyi bir düşmanında kuralları var ve “İyi bir düşman olamayan iyi bir dostta olamaz “ diyor ve iyi bir düşmanı nasıl tarif ediyor bakın,
“Pusular kurmasın, dövüş meydanına tek başına yüzü bana dönük ve silahlarını kuşanmış olarak gelsin isterim.
Galibiyette kendi gücünden ve zekâsından başka bir yardımcı bulmaktan utansın isterim.
Çirkinleşmemesini, ucuzlaşmamasını, zarafetten vazgeçmemesini isterim.
Cesaretine, zarafetine, zekâsına, gücüne saygı duyacağım, bir düşman.
Ve kendi düşmanlarımı kendim seçmek isterdim.
Ama genellikle düşmanlarımız bizi seçiyor ve düşmanlık biçimleriyle bizi utandırıyorlar.
Belki de kötü düşmanlıkların nedeni bu...
Belki de keskin silahlarla dövüşenler saygı duyuyorlar birbirlerine.
Sopalarla saldıranların ne düşmanlığı ne de dostluğa gücü yetiyor, diyor
ve zaferinin gölgelenmemesi için kolay galibiyetlere sırtını dönen bir düşman isterim.
Saygı duyacağım, onu bütün gazabımla cezalandırmak isterken bile onu övebileceğim bir düşman isterim” diye sonlandırıyordu yazıyı.
Bazen de kırk yıllık dostunun yerine nerede ise yeni tanıştığınız herhangi vb kişi hayatınıza dalıverir, paranoyak değil ve bu şimdi bana ne yapacak demediğiniz, sürece belki de hayatınız da en yakınlarınızdan biri olacaktır.
Burada ki dostluklarda paranoyak olmamak pek mümkün değil aslında, ilişkinin ucu eninde sonunda ticari faaliyete dayanıyor.
Aslında bu sorun olmamalı yani enin de sonunda tedbirini ve koşullarını, eşit sağladığın bir ortamda, dostun olduğu için koşullarını daha fazla düşünecektir.
Yani alan da satanda memnun olacaktır.
Mesela benim, yıllardır ticaret yapan ne aldığını ve ne sattığını bilen hatta iyi dostlukları sayesin de bu ilişkiyi daha da olumlu hale getirebilen dostlarım var.
O dostlarım kendileri de iyi bilirler ki onlarda mal alıp sattıkları için, ticaret yaptığı birine,”bana kazık attın” demez, bu zaafını ortaya çıkarır.
Bilir ki ya da olması gereken, kurumunun bu duruma müsaade etmeyeceğidir.
Dostları ile iş yapanlar ise ya dostluklarının sağlamlığına güvenir ya da ticaretteki yeteneğine veya ekibine ve bilir ki dostluğu bu yanlışı ona yapacak kadar yalan değildir.
İş yaşantısına fazlası ile dalan biri, gerçek dostluğu ve gösterilen çabayı göremez hale gelir, dostlarını sorgulamaya başlarsa ve tercihini yalnız ticari ilişkilerine dayandırırsa o zaman ticari kurallar çerçevesinde akitler konuşur ve dostluk sorgulanmaz ve duygusallığın yıkılmışlığı ile kendisine ve dostluğuna haksızlık yapmaz.
Sağlıkla Kalın