Gür Sesli Değil, Hür Sesli Nesil
Sesi hür olan toplum bizden istenmez,
Şakşakçılık sayenizde çıktı ayyuka,
İşte ülkemin hali böyle fukara…
Değerli Okuyucularım,
“Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır”
M. K.Atatürk
Böyle demiş kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk. Ve eklemiş “ Öğretmenler; Cumhuriyet sizden Fikri hür vicdanı hür nesiller ister”. Ülkemizin öğretmenlerine böyle seslenmiş. Acaba ne kadar hürüz. Kaç kişi sesli düşünebiliyor bu toplumda, sesli düşünenlerin halini görüyoruz. Samimi, iyi niyetli, ülkemizin gelişmesi için ürettiği fikirleri söylemek bile tehlike arz eder bizde. 24 Kasım öğretmenler gününde bile olsa. Diyeceksiniz ki, bak işte yazıyorsun çiziyorsun. Daha ne istiyorsun. Evet, yazdığım yazılarımdan ceza alarak yazmaya devam ediyorum. Ve bu yıl öğretmenler gününde yine tekrarlıyorum. Bir sene önceki söylediklerimi ve almış olduğum uyarı cazasını. Hoşunuza gitmese de. Beğenmeseniz de, ben yine tekrarlıyorum. Bu yol yanlış beyler. Bu gidişat doğru değil. Yeni nesli çağın teknolojisinin elinde oyuncak yaptık. Değişemedik. Değişemeyince de gelişemedik. Dünyanın ömrü bitiyor hala gaflet uykusundan uyanamadık. Hala yetişen nesli keşfedip, yeteneklerini ortaya çıkaracak müfredatı yazamadık. Çağın mesleklerinin adını bile bilmiyoruz. Bu işler yaldızlı sözlerle olmuyor. Bu Millet sloganla büyümez. Adını bile duymadığımız ülkelerden yağmur gibi teknoloji yağıyor ülkemize. Bizde kullanma kursları açıyoruz yeni nesil-e. Bumu eğitim- öğretim. 1950 de Kore’yi kurtarmaya gitmişiz. Bakın evinizde ki, elektronik araçlara, bakın arabalarınıza, bakın takkelerinize ve tespihlerinize… Üzerinde hangi marka var. Biz neslimizi başkalarının çarkını çevirmek için mi? eğiteceğiz. Yoksa üretecek ve dünya pazarlarında yarışacak yeni bir nesimli meydana getireceğiz. Bu işler kuru ezberle olmuyor. Okullara çocukları doldurmakla olmuyor. Yazılar bitişik mi olsun düz mü olsu bunlarla olmuyor. Yamalı bohçaya dönen şu müfredatı bir türlü hazırlayıp sunamadık gençliğimize. Yazboz tahtası oldu maalesef. Hala bir eğitim politikamız yok. Kuru kavgalar almış başını gidiyor. Üzülerek söylüyorum ki, yetişen bir neslin doğuştan gelen yeteneklerini ortaya çıkarıp arzu ettikleri meslekle buluşturmadıkça, yapılan hiçbir çalışma iyi sonuç vermeyecektir. Ben yıllardır bu işlin içindeyim. Hep yazdım çizdim. Ama hep bana şöyle denildi. Sen onlardan iyi mi biliyorsun. Ben cephedeyim arkadaş. Tabiî ki sorunları ben biliyorum. Ve çözümlerini de dilim döndüğünce yazıyor çiziyorum. Masa başında oturanlar cepheden habersiz. Onlara ulaşanlarda yanlışı doğru gösterenler. Bizim yazdıklarımız masa başlarına ulaştırılmıyor. Sizler ülkemizde Eğitim sorunlarının tartışıldığını kaç kez gördünüz. Az da olsa tartışılan bir program izlediniz mi? iki satır yazdınız mı? Sorunları dile getirdiniz mi? evlerde TV kanallarında kaynanaları ya da izdivaç programlarını izlemekten zaman kaldı mı acaba. Sahi çok sevdiğiniz çocuklarınızın geleceği için hiç kafa yordunuz mu Sayın veliler… Çocuklarınızı dershane dershane dolaştırarak, kazancınızın çoğunu boşu boşuna yatırdığınızı görmüyor musunuz? Huninin ağzı çok geniş, ama dibi daralıyor git gide. Her yıl bir milyon yediyüzbin öğrenci ÖSS ye giriyor. Girenlerin hepsi bütün soruları yapsa da zaten alınacak öğrenci sayısı belli. Her yıl bir buçuk milyon öğrenci dışarıda kalıyor. Kazananların çoğu da istediği bir mesleğe giremiyor. Hala anlamıyor musunuz? Dünyanın neresinde böyle bir sistem var? Bakın artık dünyaya… Bakın artık etrafınıza… Bakın ve görün ki, gerçek görünsün. Görün ve yazın ki bizler görelim ve pırıl pırıl gençliğin yolunu açalım. O zaman bitecek kavgalar. O zaman kapanacak hapishaneler. O zaman tükenecek hileler.
Sonuç olarak diyebilirm ki, yetişen neslin istidadını ortaya çıkaran bir sistemi hazırlamadıkça, istidatla meslekler arasında ki engelleri de kaldırmadıkça daha biz çoook bocalarız.
Ben içimden gelenleri sizlerle paylaştım. Karar sizin değerli okuyucularım. Kalın sağlıcakla…