‘Fırıldak Olmayın’
Değer miydi fırıldak olmaya şu üç günlük dünya diyordu O’ dik duran adam. Dik durdu ama dikleşmedi. “Büyük birlik” dedi, o birliği kurma fırsatını bulamadı. Sabırla, sürurla devam ediyordu anlatmaya. Bu birliğe bu günün insanının çok ihtiyacı olduğunu iyi biliyordu. Ayrımcılık her zaman ülkemize zarar vermiştir diyor ve hep “BÜYÜK BİRLİK” diyordu. Kimi bunu partinin adı zannetti. Üzerinde durmadı bile. Fark etmedi “hilali” ve hilalin tam ortasında ki “gülü” ülkesi için içi yanan bu vatan üzerinde yaşayan tüm insanların gerçek dostu ve hizmetkârıydı. Küçükken fırıldaklarla oynamış, fırıldağın ne olduğunu çok iyi biliyor ve fırıldak olmayın diyordu. Eskiden fırıldaklar haşhaş sapından yapılır ve çocukların ellerine tutuşturulur, rüzgâra karşı çevrilirdi. Ama sadece tek yöne dönerdi fırıldaklar. Şimdi ise insanların fırıldak olduğunu ve ne tarafa döndüğünü anlayamamanın zorluğunu yaşıyordu. Böyle dönemde herkesimde fırıldakların bulunduğunu biliyor, fırıldak olmayanlarla bir araya gelerek, geleceğimizi sağlam temeller üzerine oturtarak yeniden bu güzelim Türkiye'yi hayal ettiğini bunun adı da “Büyük Birlik” olduğunu ve bu birliği kurma hayalini içinde yaşatıyordu. Başka bir arzusu yoktu onun. Alıp verdiğimiz nefesin, ne zaman, nerede, nasıl vereceğimizi bilemediğimizi çevresindeki dostlarına hatırlatıyor, bu fanide hepimiz bir yolcuyuz diyerek vazifesinin şuurunu veriyordu. Verdiğimiz nefesin bir gün geri dönmeyeceğini, ölümün işte bu kadar yakın olduğunu söylüyordu. Böylelikle kendinden geçen insanlığı kendine getirmeye çalışıyordu. Ve dediği gibi oldu. Tam verimli dediğimiz bir çağda, ülkemize yakışan bir lider olarak, dik durarak sağlam adımlarla ilerleyecek bir karakterle ülkemizi muasır medeniyet seviyesine ulaştırmanın büyük hayalini taşıyordu yüreğinde. İnsanı kendine getirmeden insanlık kendine gelmeyeceğini çok iyi anlamıştı. Gururu yok onuru vardı. Kibirli değil vakarlıydı. Yalanı yok tutarlıydı. Belki de şu zamanda şu zihin bulanıklığı içinde yeni yeni anlaşılıyor geleceğe ışık tutuyordu sabırla. Yılmadan yorulmadan o büyük davanın adamı olmaya çalışıyordu. Etrafında dolaşan çakallardan haberdar olup, onların tuzaklarından bir bir kurtuluyordu. Onun boş olduğu bir zamanı bekleyen ve takibe alan birileri vardı sanki. Başka hiç işleri yok sadece onu takip ediyorlardı. Tam on yedi kaza atlatmak ne demek. Bunların hepsi de karada olmuştu. Uçağa binmekten uzak duran ancak seçim heyecanı içinde bir kez olsun faydalanalım dediği anda ölümün kendisini beklediğinden habersizdi. Belki de vakit gelmiş. “sana ulaşmak istiyorum ey sonsuzluğun sahibi” dediği o büyük yolculuğa çıkmıştı. “Kapanmayın pencereler” diyordu. “Üşüyorum” dedi ve karlı dağların en soğuk yerinde tam beş gün üşüdü. Evet değerli dostlar o' üşürken binlerce kişinin içini yaktı. O soğuktan dondu ama sevenlerinin içi yandı. Dik duran ve dik durun diyen o’ kararlı insan. Fırıldak olmayın ve fırıldaklardan sakının diyen bir lider di o. Doğru söylüyordu, üç günlük dünya için değermiydi… Ruhun Şad Olsun...
Kalın sağlıcakla değerli dostlar…