M. Ali ÇINAR Onuncu Köy

Aslı Var mıydı?

Ateş olmayan yerden duman tütmez derlerdi eskiler. Duman varsa ateş var demektir. Hele ilk yanan ateşin dumanı daha koyuk çıkar. Ancak o kadar çok yerden duman çıkıyor ki, ne tarafınıza baksanız bir duman görüyorsunuz. Hangi birini söndürmeye gücünüz yeter ki. Peki, bizler hatayı nerede yaptık. Neleri ihmal ettik. Nelerin karşısında suskunluğumuzu bozamadık. Aslında hepimiz suçluyuz. Ama bu suçun cezasını geleceğimiz olan biricik yavrularımıza bırakıyoruz. Lafa geldi mi onlar bizim her şeyimiz diyoruz. İşe geldi mi, başkaları yapsın diyoruz. Güneşten yararlanmak isteyenler önce gölgeden çıkmalıdırlar. Hem gölgede oturacaksın, keyif çatacaksın, hem de güneşten yararlanacaksın. Yok, öyle bir şey, bana ne, sana ne gibi bir söylemin insanoğluna yakışır bir tarafı da yok. Taşın altına elini koyacaksın arkadaş eğer bu ülkeyi seviyorsan, gelecek yavrularına temiz bir dünya bırakmak istiyorsan. Kırk beş yılda biriktirdiğiniz kırk beş saniyede yok olabilir. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Gemi zarar görürken susmak, ya da aldırmamak, gelecek tehlikelere karşı yelken açmaktır. Bir tarafta gözü dönmüş, acımasız bir zihniyetin her yerde kendini göstermeye başlaması, hepimizin oturup düşünmesini gerektiren yüzlerce olay var bu güzelim ülkede. Bu işi başkaları düzeltsin deme gibi bir lüksümüz de yok. Doğru olan her işin yanında olmak, yanlışların karşısında da dimdik durmak insanlığa yakışan en güzel bir ameldir. Camilerimizde tutulan safları dışarıda da tutmadıkça, üç kişi bir araya gelip konuşmalarımız eleştiriden öteye geçmedikçe, sadece yanlışlara seyirci kalmış oluruz. Bu yıllara kadar kızını öldüren anne görmüş müydünüz? Ya da annesini öldüren kız. En azından bir cami avlusuna konur birileri sahip çıksın derlerdi. Şimdi poşetliyor çöpe atabiliyor. İnsanlar birbirine güveni yitirmiş. Herkes birbirinden şikâyetçi, bu aymazlık ve vurdumduymazlık hepimize çok pahalıya mal olabilir.

Evet değerli dostlar, bu ateş, bu yangın bir gün hepimizi yakacaktır. Sizler ister görün, isterse görmezlikten gelin. İster duyun isterse duymazlıktan gelin. Yetişen neslinize iyi bir eğitim veremezseniz geleceğinizde hiçbir sigortanızın sizler için fayda vermeyeceğini göreceksiniz. Son pişmanlığın fayda vermediğine, geç alınan tedbirlerin tedbirsizlik olduğuna gözlerinizle şahit olacaksınız. Üç kuruşluk mal edinelim derken etrafımızı unuttuk. Eşimizi dostumuzu hatırlamaz olduk. Akrabayı taallukatı ziyaret etmez olduk. Karnımızı doyduk gözümüzü bir türlü doyuramadık, doyacağa da hiç benzemiyor. Üstünlüğün mal yığmakla olacağını zannettik. Makamla servetle her şeyi elde edeceğimizi zannettik. O malı, o makamı hak ve hakikat ölçüsünde yürütemezseniz, hem dünyada, hem de ahirette hesabını vermekte zorlanacaksınız. Bu dünya bizlere emanet… Çoluk çocuğumuz bizlere emanet. Çevremiz bizlere emanet. Emanete hıyanet etmenin bedeli ağır olsa gerek. Allah bizlere önce bedenimizi, sora evladımızı ve çevremizi hatta ülkemizi ve bütün dünyayı emanet etti. Sen kendinden başkasını düşünmez bir hal aldın. Kıl beşini tut işini dedin. Suya sabuna dokundurmadın kirlendin. Hiçbir deterjanın temizleyemeyeceği bir leke sürdün o güzel bedenine. Sen aslında bugün lazımsın. Hele haksızlık karşısında susanların dilsiz birer şeytan olduğunu Allah Resulü ne güzel söylemiş. Değerli dostlarım. Bir olalım diri olalım. Yanlışlar karşısında iyi bir eleştirmen değil, iyi birer mücadele eden olalım. Bunun bir ibadet olduğunu unutmayalım. Başkalarının başına gelen olaylara çok şükür bizim başımıza gelmedi demeyelim. Bir gün bizlerinde başına geleceğini aklımızdan çıkarmayalım. Aslında hepimiz güçlüyüz. Birlikte olursak yanlışların karşısında dik durursak, yanlışları uygulayanların birer birer yaptıkları yanlışlardan vaz geçeceğini ve uygulama sahası bulamayacağını düşünüyorum. Allah doğruların yardımcısıdır.

Kalın sağlıcakla…