Düşünürüm bazen, kendimi, toplumu ve ülkemi. Çözmeye çalışırım bir sürü nedenlerin nedenini! Sorayım isterseniz size de aklıma gelen karmakarışık soruları, bilen varsa söylesin bildiğini sebebini…
Yayın: Güncelleme:
NEDEN’ LERİ BİLEN VARSA SÖYLESİN!
Hani bardağın hep boş tarafını görüyorsun denir ;önerisi olmadan eleştiriyi huy haline getirenler için.Ama dolu tarafını görmek de, boş olduğunu söyleme hakkını verir insana.Eksiği görmezden gelerek tepkisiz kalmak “neme lazım”cılığı getirdiği gibi;bir yanlış karşısında susmanın ve kötülüğe engel olmamanın da kişiyi “Dilsiz Şeytan” durumuna düşürdüğünü haber veriyor bir hadisi şerif..Önemli olan nerede,ne zaman nasıl ve ne şekilde eleştiri yapılacağının veya tepki gösterileceğinin ölçüsünü koyabilmektir… Düşünürüm bazen, kendimi, toplumu ve ülkemi. Çözmeye çalışırım bir sürü nedenlerin nedenini! Bazen bulduğumu sanırım nedenini; bazen bulamam hiçbir şeyin sebebini. Düşüncem zonklatır beynimi, neden, neden! olmalı mutlaka bir sebebi Sorayım isterseniz size de aklıma gelen karmakarışık soruları, bilen varsa söylesin bildiğini sebebini… Mesela: Neden, meclisimin duvarında “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” yazar da millet hiç hakimiyete hakim olamamıştır? Neden, hükümete hükmedecek partiler, milletin vekili olmak isteyenlerden yüklü bir para ister ,(sadece adı olan küçük particikler istemez; aday olmak isteyenlere duyurulur) halktan bir kişi milletvekili olamaz da o bölgede nüfuz ve güç sahipleri hep milletin vekili olur veya olduklarını söylerler. Vekillerini hakikaten halk mı seçer; Doğudaki aşiretler hariç kim biliyor seçtikleri vekillerin geçmişini ve halini? Neden, iktidar ve muhalefet birbirinin her söylemine karşı çıkar, hiç mi doğruları olmaz bunların ve neden muhalefette söylenenlerin iktidar olunca adı anılmaz olur? Neden, cumhuriyet halkın hakim olduğu bir yönetim şekli olduğu halde, bu yönetim şeklini halk koruyamaz da başka güçler onun adına koruma görevi üstlenir? Neden, halkın büyük çoğunluğunun istekleri nazara alınmaz da halka rağmen, halk için demokrasi ve cumhuriyetin korunduğu söylenir? Neden, adı Milli eğitim olan bir eğitim sistemi hiç milli olamamıştır da benim bildiğim elli yıldır( milli eğitim kobayı) haline gelmiştir? Adını milli koymakla milli olunduğumu zannettirilmektedir,milli olmasa bundan ne kadar farklı olurdu !?Bir dönemde Türk Büyüklerinin resimleri yine (Milli) ! Eğitim Bakanlığının okullarından kaldırıldı… Neden, bir taraftan cumhuriyeti yıkacaklar diye korku salınırken, diğer taraftan dini ortadan kaldıracaklar gibi paranoyak korkularla (hâlbuki çıplak uyarıcıdan tutun da bembeyaz! Din ulemalarına kadar bir sürü dini yetkilimiz varken …) korku cumhuriyeti halinde halk karşı karşıya getirilir? Halka sorulsa, cumhuriyeti istemeyen padişahlığı isteyen kaç kişi çıkar acaba? Neden, alkolün zararları bilimsel ve sosyal olarak bilinirken; kimileri! Tarafından hala çağdaşlık ölçütü! Olarak kabul edilmekte, özellikle içki içmeyen siyasiler, gerici (bu kavramı da hala anlayabilmiş değilim) ,çağdışı ve hatta cumhuriyet düşmanı olarak görülmekte veya gösterilmektedir? Oysa trafik kazası, ırza geçme, cinayet ve gasp gibi suçların %60 ‘ı ile boşanmaların %30 ‘unun alkolden kaynaklandığını adli raporlar söylerken; beyni alkolle uyuşanların bu hallerini ayık kafayla kabullenmek mümkün mü?
Neden, örf ve geleneklerimizde aile namus ve haysiyeti vazgeçilmez değerlerimizden olmasına rağmen, televizyon ekranlarında batı pespayeliğinin rezillikleri olan kopyalanmış malum programlar seyredilme rekorları kırmaktadır ? Ve neden “sanatçı” kılıfına sokulmuş kimileri fahişeliğini “düzeyli birliktelik” olarak yüzleri kızarmadan kırıtarak anlatabilmektedirler? Televizyon denilen sihirli kutunun kumandası elimizde olduğu halde, neden televizyon bize kumanda etmektedir? Ve neden hiçbir değerimizle örtüşmeyen pembe ve siyah! Diziler her an evimizin içinde bizi ahlaksızlık bombardımanı altında tutmaktadır? Bunları söylediğim için birileri beni teknoloji düşmanı zannedebilir. Ama yazılarımı da bilgisayarımda yazıyorum hani…
Sahi neden soruyorum ben bu soruları!
Garibin biri zar zor bir araba almış, arkadaşı sormuş: aldığın araba nasıl diye; valla iyi de kornasından başka her tarafından ses geliyor! Demiş. Ülkem de bu arabaya mı döndü ne?
Not:Değerli halkımızın ramazanını kutlar beldemiz ve ülkemize hayırlara vesile olmasını niyaz ederim..
Gerçek Bir Anım Ve Yorumum...
Bir toplantıda konuşmacı ülkemizdeki demokrasıden veözgürlüklerden söz ederken içi boş kelimeleri sıralıyordu ardı ardına. Bende hafifçe gülümseyince beni fark etti. Dedi ki, bir şey mi var. Bende dedimki hocam sizin dediklerinizin hiç biri yok bu ülkede deyince örnek ver dedi. Bende dedim ki, mesela demokrasi yok, seçilme hakkımız yok, çünkü paramız yok dedim ve ekledim seçme özgürlğümüzde yok sadece seçilmişlere oy vererek onlrı vekil... derken bana dediki, otur bakayım sen yerine. Bak dedi bana. Askerde komutan ders veriyormuş erlere. Komutan demiş ki çocuklar dünya yuvarlak. Askerin biri fırlıyor yerinden, diyorki komutanım dünya düz neresi yuvarlak. Komutan dan cevap. Oğlum bizde biliyoruz düz olduğunu 'ders bu ders' diyor...
ufuk şen
17.08.2009 / 09:43:50
Tezatlıklar dolusu bir ülkede yaşıyoruz haluk abi. Kimilerinin nazarında, Bir hırsız camiden ayakkabı çaldığında camiler hırsız yatağı olurken, bir zengin bir holding sahibi bankaları hortumladığında o bir kokteyle gittiğinde alkışlanıyor. Bir anadıolu erkeği iki evli olunca TV programlarında yerden yere vuruluyor ama bir bayan sanatçı bozuntusu albüm yaptığında reklam için çok af buyrun kucaktan kucağa gezdiğinde adı sanat oluyor.
yusuf
18.08.2009 / 23:33:05
Sevgili Üstad "İstisnalar dengeyi bozmazmış" diye bir söz var. Y a kim bozar. Sıradan birbirinin aynısı kalabalıklarmı.
Baktığımız zaman görüyoruzki geçmişin her döneminde müstesna kişiler dengeyi alt-üst etmiş.Örnekleyecek olursak her Peygamber müstesna bir insandır.Geldikleri yerlerde küfrün, putperetsliğin, imansızlığın , zulmün ve cehaletin dengesini bozmuşlardır.Müstesna deha sahipleride öyle. Kumandanlar siyasi ve askeri dengeyi, fikir adamları düşünce dengesini bozmuşlar. Özetleyecek olursak dengeyi ve kaideyi istisnalar bozar. Amma hayra , amma şerre.Adaletsizliğin, haksızlığın fikirsizliğin, imansızlığın, vicdansızlığın dengesini bozup insanlığa faydalı dengeler kuracak müstesna insanlara ihtiyacımız var.Dört gözle bekliyoruz. "Bir savaşta bir katırın
Tekmesi dengeyi bozar
Bir davette bir dürzünün
Lokması dengeyi bozar" diyor üstad.Mesele denge meselesi Allah sonumuzu hayır etsin. Kalemine sağlık üstad...
A.Haluk Pektaş
19.08.2009 / 06:22:01
Değerli dostum Yusuf
Zaten bütün mesele denge değil mi?Manayı muhalifiyle "dengeye getirmek"..Dengesizlik dengeye geldiğinde dengesizlik bozulmuş oluyor !Rabbim toplumu ifrat ve tefrit ten uzak itidal ölçüsüne getirirse mesele hallolacak.Tabii bizler istersek !...
saime
21.08.2009 / 01:50:30
Biz insanoğlu her an hata yapmaya meyilliyiz ancak hatalarımızı anladığımız anda durup düşüneceğimize yaptığımız hataların üstüne katbe kat daha tekrar edip çıkmazlardan çıkmamak için var gücümüzle uğraş veriyoruz. Oysa bize bahşedilen şu küçücük beynimizi çalıştırıp yaşanılası dünyayı gereği gibi yaşamaya çalışmalıyız. İnançlıysak inananlar gibi bize yakışır şekilde bunca gevezeliğin sonunda demek istiyorumkii nasıl yönetilmek istiyorsak öyle yönetenleri seçmemiz seçtikten sonrada şikayet etmememiz ince eleyip sık dokumamız ve bunun içinde acele etmemiz gerekiyor. Toplumsal bilinç içinde hareket ve dayanışma bizleri o özlediğimiz günlere götürecektir inşallah. Allah yardımcımız olsun.
hayırlı ramazanlar diliyorum.
Ali Haluk Pektaş
21.08.2009 / 12:59:57
Değerli Saime bacım.Kendi yazımın altına fazla yorum yapmak istemiyorum ama ciddi yorumların ufku genişletmede olan katkısı tartışılmaz bir noktada amacımız da bu.Nasılsanız öyle yönetilirsiniz ilahi hükmü zaten malum.Ama önce yönetici seçip sonra şikayet ten ziyade toplumumuzdaki ,bizim irademizle yaşadığımız çarpıklık veya şuursuzlukları anlatarak yöneticilerini hakkıyla seçebilen hiç olmazsa sorgulayabilen bilinçli insanların çoğalmasıdır amacımız .Bu yolda yapabileceğimizi ortaya koymaktır mü'min olarak görevimiz.Ben bugün seçme noktasında da isabetli olunabileceğine inanmıyorum pek çünkü sistem kendini ayakta tutacak kanunlarla ayakta...Ama şuurlu bireylerin meydana getirdiği toplum da aykırılıkların en az yaşandığı bir toplum olacaktır sanırım..Ve bir de konuştuğumuz kadar yapabilsek ! Çünkü Kur'an da (yapamadığınız şeyi niçin söylüyorsunuz...) diye sorguluyor.Amelsiz iman ve bilginin sahibine ve topluma verebileceği pek fazla şey yok zaten..selamlar.
saime
21.08.2009 / 17:58:05
öncelikle yazılarınız mükemmel bir kılavuz niteliğinde ben yorumlarımda yazılarınızı eleştirmek için değil sizden daha fazla bilgi ve tecrübe edinmek için..Başarılar. Allah sizi çalışmalarınızda muvaffak etsin.kaleminize sağlık
Kolay gelsin.sayın Pektaş
Erdoğan ISIR
23.08.2009 / 21:19:48
İlk yazınızdan itibaren takip ediyorum, fikirlere katılmamak ve sorgulmamak imkansız. Toplumu iyi analiz edemeyenleri, yönetici vasfıyla başımızda oturtuğumuz sürece bir arpa boyu yol almakta imkansız. Biz tv nin öğretici yanından çok, bizleri hayel alemine götürmesi ile ilgilendiğimiz sürece, biz öğrencilerimizi üretici yapmaktansa sınav cocuğu yaptığımız sürece işimiz zor. Fikirlerinizden uzun süre faydalanma dileğiyle