Keşke Hayâl Olsa
Değerli Dostlar,
Yazdıklarımla sizleri huzursuz etme gibi bir niyetim asla yok. Belki diyeceksiniz hep sen mi görüyorsun bunları diye. Belki de bana sitem edeceksiniz. Ama ne derseniz deyin ben düşündüklerimi ve hissettiklerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Ancak şuna kesinlikle inanmanızı istiyorum. Ben ülkemi sizler kadar seviyor ve başına açılacak dertlerden korkuyor ve hepimizin zarar göreceğini düşündüğüm için yazıyorum. Çünkü bu ülkeye yağan yağmur hepimizi ıslatır, doğan güneş te hepimizi ısıtır.
Tedirgin değilim kendi adıma, korkmuyorum da. Çünkü kaybedecek altımda ne bir koltuk var, ne de yıllarca biriktirdiğim dünya malı. Sadece atalarımızın bıraktığı bu cennet vatanı kaybetme korkusu içimi yakıyor. Uyanık olmamız gerektiğini söylüyor, aklımızı müspet yönde başkasına kiraya vermeden kullanılmasını istiyorum. Telaşa kapılmadan, sağduyulu davranarak sağlamla çürüğü birbirinden ayırmamız gerektiğine inanıyorum. Eğri sağlamların doğru çürüklerden muteber olduğunu da unutmayalım bu arada. Aklımızı kiraya vermeden, akıllıca düşünerek hepimizin geleceği olan evlatlarımıza farkında olmadan kötülük yapmayalım. Bizim dinimiz, düşünme dinidir. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim de 550 nin üzerinde düşünmekle ilgili ayet olduğunu sizler de bilirsinizdir. O halde düşünelim sağlıklı kararlar verelim kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmayalım. Fiili duayı unutmayalım.
Bakın değerli dostlar, bu yazımda kısaca neden bahsedeceğim. Ben yazıyorum sizler yorumlayın.
Değerli dostlarım,
Avrupa birliğine gitme yolunda santim santim ilerlerken, Sosyal güvenlik Yasasının çıkması için batılı dostlar (!)ımız bizleri zorluyor, 65 yaşına kadar çalışmayı öneriyor da, çalışanların çalışma haklarında ki geçim standardını niye önermiyor dersiniz. Bakın değerli okuyucularım. Avrupa da 65 yaşa kadar çalışma var. Onların geçim ve yaşam durumlarını hepimiz biliyoruz. Yabancı işçilere bile hayranlık duymuyor muyuz? Şuan işçi alımı var deseler, kuyruğa girmiyor muyuz? Türkiye de sermaye kimlerin elinde olduğu hepimizce malum. Verilen ücrette malum. Bu kadar ucuz iş gücü Avrupa da hangi ülkede var? Zaten zenginlik kaynaklarımız tek tek ellerine geçiyor. Bizim çocuklarımız da onların güvenliğini sağlayacak, kasadarı olacak, işçisi olacak, kendi halkımızın ürettiği emeğin karşılığını ucuza kapatıp bizim paramızla bizleri karın tokluğuna çalıştırıp kendi güçlerine güç katarak küreselleşen bir dünyada acımasızlıklarını yürütmeye hız katacaklar. Neden se küreselleşen bir dünya da adalet küreselleşmiyor. İnsan hakları küreselleşmiyor. Paylaşım küreselleşmiyor. Sadece onların menfaatleri küreselleşiyor. Acımasızlıkları Küreselleşiyor. Bizlerde seyrediyoruz. Çayın taşlarıyla çayın kuşları vurulurken umursamıyoruz. Kandiller kutluyoruz. Hacca gidiyoruz. Camiler ardına kadar açık diyoruz. Sadece bizler bunlardan mı sorumluyuz acaba. Değerli dostlar. Bizim ülkemizde, bu maaşlarla 65 yaşına kadar çalışmak çok zor. Bu sözüm işçi dostlarım için diyorum. Masa başındakiler için fark etmez. Onlar 70 yaşına kadar da otururlar oralarda. Kışın sıcacık, yazın serin çünkü. Ancak o beyler de şunu unutmamalıdır ki, kendileri orada otururken yarın torunu işçi sınıfında yer alacaktır. Üç kuruşluk keyiflerini bozmayanların da bir gün keyifleri kaçacaktır.
Değerli dostlarım, işi ne vekillerinize, ne de başka birilerine bırakın elin öldürdüğü yılan başını sallar. Kendi işlerinizde kendiniz, memleket işlerin de hepimiz duyarlı olalım. Biz gerekenleri yaparsak, duyarlı olup birbirimizi uyarırsak, Allah bizlere yardımcı olur. Allah Doğru iş yapanların yardımcısıdır, işi doğru yapanların değil. Birlik olalım dirlik olsun. Camilerde tespih çekerken birbirimizi gözetlediğimiz kadar dışarıda da gözetleyelim diyor, hepinizi muhabbetle selamlıyor, Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum…