Adam Sandım Eşeği...
En sevmediğim huydur kibir..
Yer yüzünde kibirle ve büyüklük taslayarak yürüyenleri ne insanlar sever, nede Mevla’mız.
Faziletli insanlar, her zaman alçak gönüllü ve hoşgörülü olurlar.
Büyüklerimiz “tevazu büyüklüktendir” diye boşuna dememişler.
Hoşgörü timsali Mevlana şöyle der: “Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol. Sahavet ve cömertlikte su gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve mahviyette toprak gibi ol. Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol.”
Peki, hangimiz bildiğimiz halde böyle davranabiliyoruz?
Toplumun ahlaki yargıları dumura uğramış. Kültürel yozlaşma diz boyu. Haset, kıskançlık, kuyu kazma, dedikodu, iftira moda olmuş..
Öyle insanlar var ki; menfaati yoksa ne selam verirler, ne de selam alırlar..
Çoğu kez tevazu hak ettiği gibi muamele görmez. Örneğin yaşça sizden küçük birine “ağabey” dediğinizde, sanki uzaylı muamelesi görürsünüz. Tuhaf tuhaf bakarlar. Küçümserler sizi, cahil derler.
İyi niyetiniz istismar edilir. Hatta tepenize çıkarlar. Alttan alırsınız, korkak derler..
Şimdi gelde böyle bir ortamda mütevazi ol..
O halde aşırı mütevazi olmanın bir anlamı da yok. Hayat felsefem herkese hak ettiği değeri vermektir. Aşırı iltifattan kaçınmaktır.
Hani “ insanlar kıyafetleri ile ağırlanır, karakteri ile uğurlanır” derler ya. İşte öyle.. Bakarsınız görünüşü ile, kılık kıyafeti ile adama benzer, konuşmaya başlayınca ne mal olduğu ortaya çıkar. Anlatırsın, anlamaz.. Sus dersiniz, susmaz.. Sonra mırıldanırsınız içinizden:
“Adam sandım eşeği, altına serdim döşeği..”
Binlerce yıl ötelerden bugünlere seslenir Konfiçyus: “Cahillerle tartışmayın, zira aranızda ki farkı anlamayabilirler.”
En güzeli cahil insanlarla irtibatı kesmek, ahbaplık yapmamaktır.
Doğru olanı, her zaman düzgün insanlarla birlikte olmak, hatırı sayılır kişilerle hasbihal etmektir. Ancak, Mevlana’nın uyarısını da yabana atmamak gerekir.
“Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır”
Kusuru olan dostlarımızı, arkadaşlarımızı kusurlarıyla da sevmeyi öğrenmeliyiz. Varlığı da, yokluğu da paylaşmayı bilmeliyiz. Çünkü hayat çok kısa.. Ve kavgayla, gürültüyle harcanmayacak kadar değerli..
Hayat kısa!
İki nefes.
İki vakit,
İki ezan arasında.
İlki babanın okuduğu
Doğduğunda
Kulağına
Ad verirken sana.
Ardından iki nefeslik
Yalan dünya...
İkincisi ise sala!
Cenazende okunacak...
Veda ederken
Sen bu dünyaya.
Ardından...
Merhaba kara toprağa!
İşte hepsi bu kadar
Ömür dediğin zaman
Bitmez sandığın umman
Değer mi bu yüzden?
Değer mi meyletmeye,
Bu fani dünyaya?
Değer mi hiç kalp kırmaya?
Gönüller kazanmak varken
Değer mi?
Düşün!...
Çünkü...
Ömür kısa
İki nefes!
İki vakit,
İki ezan arasında!...