Adalet Yerini Bulsun, İsterse Kıyamet Kopsun!
Yine neler oluyor?
Generallerin, bürokratların, savcıların tutuklanmasına alışık değiliz.
Mutlaka hatalar vardı, ama hep yapanın yanına kâr kalıyordu.
Yüksek rakımlı makam sahiplerini tutuklamayı bırakın, yan gözle bile bakılamıyordu.
Durum değişti. Türkiye gelişti. Kim olursa olsun, hesap sorulmaya başlandı.
Önceki gün şok bir gelişme yaşandı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı tutuklandı, yer yerinden oynadı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) aynı gün jet hızıyla toplandı, bu davaya bakan savcıları görevden aldı. Bu şok karar ortamı iyice gerdi..
***
HSYK’nın bu müdahalesinin hukuka aykırı olduğu yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
Savcının, İsmailağa cemaati ile ilgili soruşturma yürüttüğü, irtica ile mücadele ettiği için tutuklandığı söyleniyor.
Asıl gerekçesi ise; “tehdit, şantaj ve görevi kötüye kullanmak.”
Hukukun genel kuralıdır; “Suçsuzluğu ispat edilene kadar herkes masumdur.” Peki, bu bir bardak suda kopartılan fırtına da neyin nesi? Neymiş, Savcı masummuş, sırf irtica ile mücadele ettiği için tutuklanmış. İyi de, hukukun üstünlüğüne ne oldu? Yargılama olmadan, savunma alınmadan bir “kişiye suçlusun”, yada “suçsuzsun” denilebilir mi?
Savcı, delil olmadan mahkemeye sevk eder mi?
Hakim, belge olmadan tutuklar mı?
Bu savcı ve hakimler hükümetin adamı mı?
Hakimler ve Savcıları HSYK atamıyor mu?
Bunlar deli saçması ama, diyelim ki; Bu hakim ve savcılar hükümetin adamı. Peki, AK Parti ve hükümet aleyhine sonuçlanan davalara bakan savcı ve hakimler kimin adamı?
***
Bu yaklaşım çok tehlikelidir. Bu düşünce insanları ve kurumları kamplara böler. Ülkede barış ve huzuru bozar. Ben şahsen, hiçbir bakanın bir savcıyı arayarak “şunu tutuklayın” diye talimat vereceğine inanmıyorum. Ama, ortaya öylesine iddialar atılıyor ki; “kim doğru söylüyor, kim yanlış konuşuyor” belli değil.
Ortalık bilgi kirliğinden geçilmiyor. İşin içinden çıkmakta zor oluyor.
Bırakın kısır tartışmaları. Çekin elinizi yargıdan. Hukuk adamlarını rahat bırakın. Bırakın ki; adalet tecelli etsin. Yanlış yapan cezasını çeksin, masum olan belli olsun.
İsimler önemli değil. Bu ülkede, makamı ne olursa olsun dokunulabiliyorsa ve adalet önüne çıkarılıyorsa; “gerçek demokrasinin ayak seslerini duyuyoruz” demektir.
Bu gürültü de nedir? Diye sorarsanız;
Doğum sancısıdır. Sesi duyulduğuna göre, doğum yakın demektir. Nur topu gibi demokrasi bekliyoruz!
Bırakalım adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!
#