Çarşafa Dolananlar Ve Çarşaflayanlar
3 Mart 2010 tarihinde Mersin'de, CHP kadın kolları üyesi bir grup, ''hilafetin kaldırılışının yıl dönümü'' nedeniyle yaptıkları basın açıklamasının ardından yanlarında getirdikleri çarşafları yırtarak eylem yaptılar.C.H.P Genel Başkanı Deniz Baykal’ın karşı çıktığı ve eylemcilerin C.H.P’den istifası ile sonuçlanan bu eylemi Başbakanımız R.T.Erdoğan 8 mart Dünya Kadınlar günü nedeni ile yaptığı konuşmada “Milletin gözünün önünde çarşafa dolandılar” diyerek protesto etti. Aynı konu ile ilgili bir başka habere göz atalım. “Üsküdar İskele Meydanı'nda toplanan Diyanet-Sen' e bağlı bir grup imam, CHP'yi protesto etti. Yaklaşık 20 kişilik grup, ellerindeki pankartlarla Mersin'de çarşaf yırtılmasına tepki gösterdi.” Hem Başbakanımızın hem de imamlarımızın tepkilerini anlıyorumda, bu tepkilerinde samimi olduklarına inanamıyorum. Bir çelişkiyi sürekli hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğim. Irak’ta, Afganistan’da emperyalist haçlı askerleri tarafından burada dile getirmekten hicap duyduğumuz her türlü mezalime uğrayan müslüman kadınlar hakkında seslerini değil gıklarını dahi çıkarmaktan kaçınanlar iş iç politikaya gelince İslâm’ı türban ve çarşaf ile simgeleştirmekten kaçınmıyorlar. Müslüman kadınların iffetlerini, haysiyetlerini, canlarını yok eden Amerikan askerleri hakkında Başbakanımızın yazdıklarına bakalım “Tayyip Erdoğan’ın tüm dünyada okunan Wall Street Journal’e( 31 Mart 2003) yazdığı yazı şu satırlarla bitiyor: "We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties..." Yani... "Kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz..." ” Kahraman çocuklarınız! Müslümanların ırzlarına geçen, Müslümanlara işkenceler yapan, Müslümanları öldüren kahramanlar! Haçlı ordusunun askerlerini böyle överken yurt içinde oy uğruna çaşaf ve türban ipine sarılıyorlar. Üsküdar İskele Meydanı'nda toplanan imamların Amerikan emperyalizmini protesto ettiklerini, Başbakanımızın kahraman! olarak nitelediği haçlı ordusu askerlerini telin ettiklerini duydunuz mu? Ben duymadım. Bu yüzden samimi olduklarına inanmıyorum. Anamuhalefet Partisinin çarşafa dolandığını ifade edenler ülke idaresinde ne derece başarılı oldular? Elimizdeki verileri beraberce tartışalım. Cumhuriyet döneminde kıt imkânlar ile oluşturulan Kamu İktisadi Teşebbüslerinin büyük çoğunluğu yabancilara satıldılar. Stratejik önemlerine bakılmaksızın haraç mezat satılan bu ekonomik değerlerin satışından elde edilen paralar vatandaşlarımıza istihdam yaratacak yatırımlara sokulmadı. Çar-çur edildi. Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet SERDAROĞLU’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği soru önergesine Özelleştirme İdaresi Başkanlığının verdiği cevaba göre 01.01.2003 ile 31.12.2008 aralığındaki 6 yıllık süre içinde(A.K.P Dönemi) özelleştirme yolu elde edilen toplam gelir, 28.759.252.996 Amerikan dolarıdır.Aynı dönemde toplam 28.3 milyar dolarlık kârı kendi ülkelerine transfer ettiler. Dikkatinize sunmak istiyorum. Yabancılar Bu dönemde getirdikleri sermayeye yakın bir parayı kendi ülkelerine transfer ettiler. Kâr payı tranferleri yıllara göre sürekli artmaktadır. Yabancılara yapılan satışlardan elde edilen gelirlerin ihracata yönelik bir yatırıma sokulmaması gelecekte artacak olan kâr transferlerinde Türkiye’yi zor durumda bırakacaktır.Durumu bir örnekle daha açık görelim. Türk Telekomu satın alan şirket satınalma bedelini kâr olarak beş yılda geri aldı. Telekom 20 yıllığına kiralandığına göre bu şirket önümüzdeki 15 yıl boyunca elde ettiği kârları kendi ülkesine trasfer edecek. Bir ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetlerden elde ettiği gelirin, ülkenin yurt dışından ithal ettiği mal ve hizmetlere yaptığı ödemelerden az olmasına cari açık denir. Bütçemiz 2003- 2009 yılları arasında 167 milyar dolar cari açık verdi. Bu açığı borçla ve varlık satışları ile kapattık. Ülkemizin ekonomik yapısını daha iyi görebilmek için Prof. Dr.Esfender Korkmaz’ın yazılarından alıntılar yapalım. -2009 ortalama büyüme oranı(eksi %5.5) ile(eksi %6) arasında olabilir. 2010 büyüme oranı da %3.5 olarak tahmin ediliyor. - Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, küresel kriz olan 2009 yılında ortalama yüzde 2.10 büyürken, Türkiye yüzde 5.5 küçüldü. -AKP iktidar olduktan sonra, 2002 -2009 yılları arasında, Türkiye toplam 235 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Aynı yıllarda toplam 170.5 milyar dolar cari açık verdi. -Merkezi devlet borç stoku, 2009 Ocak ayında 391.1 milyar lira iken, 2010 Ocak ayında 447.8 milyar liraya çıktı. Bir yılda 56.7 milyar lira arttı. -2010 yılında cari açık ve dış borç servisi için Türkiye’nin 70 milyar dolar finansman ihtiyacı var. Ayrıca yaklaşık 25 milyar dolarlık kısa vadeli kredi borcunun da bu yıl içinde çevrilmesi gerekiyor. -Merkezi yönetim bütçe dengesi, 2009 yılında 52.2 milyar lira açık verdi. 2010 yılında da 50 milyar lira açık hedefi var. IMF olayından sonra, başbakanın seçim ekonomisi uygulayacağı anlaşıldı. Bu nedenle 2010 bütçe açığının 65- 70 milyar lira olacağını tahmin ediyorum. - TÜİK’in(Türkiye İstatistik Kurumu) açıkladığı rakamlara göre 2009’da işsiz sayısı 3 milyon 471 bin, işsizlik oranı yüzde 14 oldu. İş aramayan işsiz sayısı 2 milyon 061 bin kişiyi de katarsak, fiili işsiz sayısı 5 milyon 532 bin, işsizlik oranı yüzde 20’dir. -TÜİK, 4 kişilik bir ailenin 2009 yılı için yoksulluk sınırını 820 lira olarak açıkladı. Hükümet 2010 da iki çocuklu, bir çalışanın asgari ücretini 605 lira olarak ilan etti. -Memura 2010 ortalaması olarak, yüzde 3.78 zam yapıldı. 2010 yılının ilk iki ayında enflasyon oranı yüzde 3.20 oldu. Ekonomimizin durumu bu. Bu yapıyı düzeltmek durumunda olanlar Anamuhalefet Partisinin dolandığı çarşafla, ıslak-kuru imzalarla uğraşıyorlar. Siyasi düşüncelerini Dinimiz ile özdeşleştirerek toplumu yanıltanlar ülke yönetiminde çarşafladıklarını daha farkedemediler mi acaba? Uyanan Türk toplumu ilk seçimde din istismarcılarına gereken cevabı verecek ve farketmelerini sağlayacaktır.
#