Metin GİRGİN Şehir ve İnsan

HAYIR'cılar sus pus olmuşlar!

Bir önceki yazımda, Evet’lerin yüzde 60 civarında çıkacağını söylemiştim.

Ne yazık ki tahminimde 2 puanlık bir sapma oldu. Bunun nedenini Doğu'da katılımın az olmasına bağlıyorum. Boykot daha fazla delinseydi, daha çok insan sandığa gitseydi "EVET"ler yüzde 70'e dayanırdı. BDP bunu bildiği için, baskı ile birlikte boykot çağrısı yaptı.

Geçen ki yazım "HAYIR"cıların büyük ilgisini çekmişti. Yorumlar adeta havada uçuşmuştu.

Seçim öncesi mangalda kül bırakmayan "HAYIR"cıların şu sıralar ortalarda görünmemesi dikkatimi çekti. Dün nutuk çekiyorlardı, bugün ise sus pus olmuşlar.

Ama üzülmesinler... Çünkü bu seçimin mağlubu yok. Galibi de yok. "EVET" diyenler de kazandı, "HAYIR" diyenler de... Daha doğrusu, kazanan TÜRKİYE oldu.

Millet, son kullanma tarihi geçmiş, çağın gerisinde kalmış Anayasa maddelerini çöpe attı. Yeniliğe, demokrasiye "EVET" dedi. Tabiri caizse, 1982 model arabasını, 2010 modeliyle değiştirdi.

Demokrasi nedir diye sorulsa; Her halde saatlerce anlatılır, sayfalar dolusu kitap yazılırdı.

Ben ise bir cümle ile özetliyorum; Halkın iradesine saygı göstermek.

Aylardır HAYIR'da hayır var dediler. “HAYIR”da hayır olsaydı, Kemal Kılıçdaroğlu’da “HAYIR” derdi. Diyemedi... Bence 2010 yılının en büyük olayı, 70 vilayeti dolaşıp da herkesten” HAYIR” isteyen Gandi'nin, "HAYIR" diyememiş olmasıdır.

Laf tam buraya gelmişken, size ilginç bir olayı anlatayım. 85 yaşındaki ananem, referandumda oyunu kullanmak için Taraklı Lisesi'nin yolunu tutmuş. Görevliler; "Senin adın listede yok, oy kullanamazsın" demişler.

Beni aradı, durumu anlattı. Hemen YSK’nın sitesine girdim. Ananemin oy kullanacağı sandık numarasını buldum. Aradım, verdim. Tekrar okula gitti ve oyunu kullandı.

Şimdi… Okuma yazma bilmeyen 85 yaşındaki ananem bile oyuna sahip çıkıyor, ilerlemiş yaşına rağmen iki kere sandığa gidiyorda; Türkiye'yi yönetmeye talip olan, koskoca bir partinin genel başkanı oy kullanamıyorsa, bu ülkenin "vay haline" demektir.

Her şeye rağmen hakkını yemeyelim… Baykal olsaydı, bu kadar "HAYIR" çıkmazdı. “HAYIR”ın hatırı sayılır oranda çıkmasında CHP’nin, dolayısı ile Kılıçdaroğlu'nun rolü büyük…

Ancak, MHP için aynı şeyi söylemek çok zor. Devlet Bahçeli’de çok asıldı “HAYIR” için. Ama kendi memleketi Osmaniye’den "EVET" çıktı. Üstelik, MHP'nin güçlü olduğu illerde de "EVET" patlaması yaşandı. Bu sonuç, MHP’nin tabanına hakim olamadığının açık bir göstergesidir.

İki dönemdir tek başına iktidarda bulunan ve bu süre içinde doğal olarak yıpranan, hatta 2011 seçimlerinde tek başına iktidar bile olamayacağı söylenen AK Parti, yüzde 58’le bana göre büyük bir başarı elde etmiştir.

Bu başarının mimarı da şüphesiz Tayyip Erdoğan’dır.

AK Parti hükümetinin en başarısız olduğu icraatlarının başında ekonomi geliyor. Belki devalüasyon olmuyor. Borsa, olur olmaz şeylerden dolayı sapıtmıyor. Lakin, işsizlik, hayat pahalılığı ve fakirlik her geçen gün artıyor.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, halkın Başbakan Erdoğan'ın çağrısına uyup “EVET" demesi, üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir mesajdır.

Özellikle muhalefet partileri ve liderleri bu ilginç sonucu iyi analiz etmeli, ona göre kendilerine çeki düzen vermelidir.

Seçimde “Yetmez, ama EVET” diyenler, bugün kuşkusuz haklı olarak “Evet, ama YETMEZ” diyorlar.

Destek verildi, değişim yaşandı. Ancak, bu değişim kimseyi tatmin etmiyor. Beklentiler üst düzeyde.

Bundan sonraki süreçte hükümete düşen, kısmi değil, Anayasa’nın bütününü kapsayacak bir değişikliğe gitmek olmalıdır.

Demokrasinin tüm kuralları ile Türkiye’ye hakim olması için gerekli adımlar süratle atılmalıdır. Özellikle dar gelirli vatandaşlara kesenin ağzı açılmalı, ekonomik anlamda rahatlatılmalıdır.

Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları da, hükümetin doğru ve olumlu icraatlarına köstek değil, destek olmalıdır.

Kısır çekişmeler, kişisel tartışmalar bir kenara bırakılmalı.

Çünkü zaman, kavga etme zamanı değil; Mutlu ve müreffeh bir TÜRKİYE için el ele verme zamanıdır...