Rezaleti Görün Artık!
Atatürk Bulvarı bir süredir adına yakışmayan bir rezaleti barındırıyor.
Güpegündüz kadın ticareti yapılıyor Bulvar'da.
Çarşıya gezmeye çıkan ev kadınları, rahatça Bulvar'daki banklarda dinlenemiyor.
Çünkü Bulvar açık bir şekilde kadın pazarlanan bir mekan haline geldi.
Kadın pazarlayıcıları ve kendilerini pazarlayan kadınlar müşterileriyle her kesin gözü önünde Bulvar'da buluşuyor.
Bu iş o kadar çirkinleşti ki; durumu bilmeyen kadınlar ise iğrenç tekliflerle karşılaşıyorlar.
Gözü dönmüş tipler, fuhuş pazarına dönen Bulvar'da banka oturan kadın kimdir, nedir bakmadan hemen sarkıyor.
Defalarca şahit oldum.
Nefeslenmek için banka oturan kadınlar, birkaç dakika sonra feryat edip kaçıyor.
Bu rezillik defalarca gazetelerde haber oldu, köşe yazısı konusu oldu.
Ama duyan eden yok.
Hele geceleri.
Zifiri karanlıkta pazarlık daha bir artıyor.
Gündüz biraz ürkekçe yapılan bu işler geceleri pervasızca yapılıyor.
İzmit Caddesi'nin aydınlatmasına onca para harcayan Büyükşehir Belediyesi Atatürk Bulvarı'ndaki karanlığı ve de rezilliği bir türlü görmüyor.
Bulvar'ın aydınlatma sorunu bence İzmit Caddesi'ndeki direklerin değiştirilmesinden çok daha acil bir sorundu ama Büyükşehir yönetimi bizim yazdıklarımızı anlamamakta direndi.
AKP'li Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Bulvarı'nın bir fuhuş bataklığı olmasına göz yumdu.
Gündüz veya gece, şehrin merkezindeki Atatürk Bulvarı'nın bu durumu Emniyet açısından da rahatsız edici bir durum.
50 metre ötede polis merkezi.
Etrafı barikatlarla çevrili.
Sanırsınız Şırnak'ta bir polis karakolu.
Yani başlarında et pazarı kurulmuş dünyadan haberleri yok.
Yasalardaki boşluklar nedeniyle bu fuhuş belasıyla baş etmek çok zor.
Bunu biliyorum.
Ama bu iş bu kadar ulu orta yapılmamalı.
Orada birkaç üniformalı ve sivil polis görevlendirilir.
Olur biter.
Polis sadece olay olduğunda müdahale etmekle görevli değildir.
Polisin önleyici görevi de vardır.
Emniyet orada güç bulundurarak o rezaletin yaşanmasını engelleyebilir.
Bu kenti yönetenlere buradan sesleniyorum;
Atatürk Bulvarı bu şehrin prestijidir.
Bu şehrin namusudur.
Bu kenti yönetenler şehrin prestijinden de namusundan da sorumludur.
Bulvar'daki çirkinliği, rezaleti sonlandırmak, oradan insanların güven içinde geçmesini ve orada rahatça dinlenmesini sağlamak bu kenti yönetenlerin görevidir.
Bizim görevimiz ise yaşanan çirkinlikleri dile getirmek ve çirkinliklerin giderilip giderilmediğini takip etmektir.
…
Doğru da Kuzey Kolektörü'nü yazdı
Sapanca'daki içme suyu talanını köşesinden Türkiye gündemine taşıyan Necati Doğru son olarak ADASU'nun Kuzey Kolektörü ihalesini yazdı.
Daha önce Yenihaber'in gündeme getirdiği ayıplı ihale ilgili Doğru'nun yazısından alıntıları dikkatinize sunuyorum.
"Bir doğa harikası olan suyu, havası, bitki örtüsüyle cennet benzerliğinde olan Sapanca Gölü'nü, artan nüfusun ve hızlı kentleşmenin neden olduğu, "çevre kirliliğinden korumak" için "Kuzey Kolektörü" yapımı gerekiyordu.
Proje hazırlandı.
İhaleye çıkılacak.
Kolektör yapma deneyimi olan, yeterlilik belgesi almış firmalar bilgilendirilecek.
İhale açılacak.
Kim ihale şartlarına uygun en iyi teklifi verirse kolektörü yapma ve "Cennet Sapanca Gölü'nü" kuzeyden gelecek kirlilikten koruma kolektör yapım ihalesi ona verilecekti.
Evet verilecekti!
Verilmedi.
Hortumculuk galip geldi.
İhale yapılmadı.
Sayıştay Denetçisi'nin raporunda çok net olarak altını çizerek yazdığına göre kolektör yapma "acil ve özelliği olan iş" sınıfından sayıldı.Savaş çıkmamış. Yeni bir deprem olmamış. Düşman Adapazarı'nı basmamış ama "acil yapılacak iş… " kararı alındı ve 2008 yılının ocak ayında Adapazarı Su ve Kanalizasyon Şirketi ADASU yönetimince "pazarlık usulü" ile üç firma davet edildi.
Nasıl bir firma!
Tanıyan pek yok.
Hiç kolektör yapmış mı!
Hayır yapmamış.
Ama öbür firmalardan hiçbirinde olmayan bir özelliği var.Bu firma AK Parti Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat'ın kardeşinin şirketi."