Su fabrikalarına karşı mıyız?
Su fabrikalarıyla ilgili olumsuzlukları yazıyoruz ya; bazı çevreler bize karşı fabrikalarda çalışan işçileri kışkırtmaya çalışıyorlar.
En son Sapanca Belediye Başkanı İbrahim Uslu'nun açıklaması da bu amaçla yapılmış bir açıklamaydı.
Başta İbrahim Uslu olmak üzere herkes iyi bilsin ki, biz Sakarya'da 1 kişi bile istihdam eden kim varsa başımızda taşımaya hazırız.
Ancak bu istihdam yasalara uygun olmak kaydıyla.
Biz içme suyu fabrikalarına karşı değiliz.
Orda bir istihdam olduğunu biz de görüyoruz.
Fabrikalardaki üretimin bir katma değer yarattığını da biliyoruz.
Bizim karşı olduğumuz imara kapalı alanlarda fabrika kurulmasıdır.
Bizim karşı olduğumuz kaynak suyu diye, dere- kuyu suyu şişelenip pazarlanmasıdır.
Bizim karşı olduğumuz devlete bedeli ödenen sudan fazla, kaynaktan su çekilmesidir.
Bizim karşı olduğumuz açık bir ifadeyle su hırsızlığıdır.
Kuralına uygun üretim yapan, insanlara sağlıklı Sapanca suyu satarak helalinden para kazanan, Sapancalı'ya helalinden iş imkânı sağlayan kim olursa olsun başımızın üstünde yeri vardır.
Biz iyiyle- kötünün ayrılmasını istiyoruz.
Biz insanlara kaynak suyu diye ne olduğu belli olmayan sular satılmasın istiyoruz.
Biz doğamız, Sapanca Gölümüz korunsun istiyoruz.
Sanırım çok şey istemiyoruz.
…
Bir yılbaşı hikâyesi
Adam 3 yaşındaki kızını, gayet pahalı bir hediyelik kaplama kâğıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kâğıdı, bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı...
Yılbaşı sabahı küçük kızı, paketi getirip:
"Bu senin babacığım" dediğinde çok üzüldü.
Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına.
Bir gece evvel yaptığından utanarak, kutuyu açtı.
Fakat kutunun içi boştu.
Kızına gene çıkıştı:
"Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?"
Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı.
"O kutu boş değil ki baba! İçini öpücüklerle doldurmuştum!"
Babası o kadar çok üzüldü ki, koştu kızına sarıldı.
Beraberce ağladılar.
Adam o kutuyu ömrünün sonuna kadar sakladı.
Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerden birini çıkarırdı.
Aslında bütün insanlara böyle bir kutu mutlaka verilmiştir.
Zor zamanlarda bu kutuyu çıkarıp içine bakabilmeyi başarmak, mutluluğun anahtarlarından biri olsa gerek…
O anahtarı bulmak da size kalmış…
Tatlı bir tebessüm bile yeterli…
İnternetten
…