Abdurrahman ZEYNAL Kalem

DOĞU TÜRKİSTAN ELBET KURTULACAKTIR

Uluğ Türkistan; Ata yurdumuz. Anayurdumuz. Türklerin var olduğu, büyüdüğü, geliştiği ve dünyaya yayıldığı coğrafya. Asırlar öncesinden Altay dağlarından, Tanrı dağlarından, Tiyenşan dağlarından Sibirya steplerinde at koşturan Türk boylarının yurdudur. 

Tarihi göçlerin başlangıç noktası.... Türkler buradan dünyanın dört bir bucağına dağılmış, Hun, Göktürk, Uygur,Karahanlılarla hayat buldu. Taşkent, Buhara, Semerkant, Yenisey boyları, Orhun anıtları yani topyekûn bu bölgenin adı Uluğ Türkistan’dır. Ne yazık ki bir zamanlar İslam âlimlerinin çıktığı bu yerler iç karışıklar, kardeş kavgaları sonucunda küçük hanlıklara bölünmüş, gelişen Rus ve Çin hegemonyalarına açık hale gelmiştir.

Ruslar ve Çinliler Büyük Türkistan’ı işgal edince aralarında paylaştı.... Bu İşgallerde
İngiliz oyunlarını da göz ardı edemeyiz. İşgal edilen Gök Bayraklı ata yurdumuz Doğu Türkistan ve Batı Türkistan olarak ikiye ayrılmıştı.

Ruslar İşgal ettikleri yerlerdeki Türk boylarını; Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Karakalpak, Uygur, diye alt boylara ayırmış ve onlara her birinin ayrı millet olduğunu aşılamış ve “parçala, böl ve yönet” taktiğiyle 1990’lara kadar yönetmiştir. Bugünde bölge üzerinde Rusların bir hayli nüfuzu vardır.

Doğu Türkistan’a gelince 1934 lerde bağımsız bir devlet kurmuş, fakat Mao’nun Çin’de hâkimiyetini kurunca Çin orduları Doğu Türkistan’ı yeniden işgal ederek İsmini de Sincan olarak değiştirmişlerdi. Yani 1950’leden beri Doğu Türkistan adı silinmiş, yerine sömürge anlamına gelen “Sincan” ifadesi kullanılır olmuştur.

Rahmetli “Osman Batur İslambay” ve “İsa Yusuf Alptekin” beyler uzun yıllar Çinlilerle savaşmış ve sonunda Osman bey yakalanarak asılmış, İsa beyler ise “Himalayalar’ı aşarak Hindistan’a oradan meşakkatli bir yolculuk sonucunda Türkiye’ye gelmişlerdi.

Bugün otuz beş milyon nüfusla Doğu Türkistan veya Uygur özerk bölgesi Çinlilerin büyük asimilasyonuna uğramış, Uygur Türkleri üzerinde Çinliler insanlık dışı şiddet ve cebir uygulamakta tam bir etnik, kültürel soykırıma uğratılmaktadırlar.Her gün onlarcası asılmakta, öldürülmekte, dövülmekte,toplama kamplarında beyinleri yıkanmakta, insanlık ise seyretmektedir.

Çinliler yıllardan beri uyguladıkları bu şiddet ve cebir uygulamaları haberleşme araçlarının sayesinde gün yüzüne çıkmış, ne yazık ki Televizyon ekranlarına yansıyan acı haberlerde her gün 100’dan fazla Uygur Türkü şehit edilmekte, binlercesi yaralanmakta ve olaylar hala devam etmektedir.

Balinaları kurtarmak için seferber olan sözde hayvan severler bu vahşet karşısında şu ana kadar kıllarını bile kıpırdatmamaktadırlar.

Ne yazık ki Türk –İslam medeniyetinin feyiz verdiği bu bereketli Türk yurdunda bugün Çinliler kan akıtmaya, sindirmeye devam etmektedirler. BM ve ilgili kuruluşlarda olayları sadece seyretmekle meşguller.

“Kaşgarlı Mahmut’un” ülkesi kan gölüne çevrilmiştir. Tarihi Türk Klasikleri olan Divanı Lügat-ı-it Türk Burada yazılmıştır. "Atübetül Hakayık" bu toprakların ürünüdür. Tarihi çöller ve vahalar burada bulunmaktadır.

İki yıl önce çıkan olaylar devam etmekte olup; Çin’in 200 yıldır işgal ettiği Doğu Türkistan’da olaylar gittikçe hızlanıyor son alınan bilgilere göre yüzlerce ölü, binlerce yaralı , sayıları bilinmeyen binlerce tutuklu hapishanelerde işkenceye tabi tutulmaktadır. Olay Çin işçilerinin iki Uygur Türkünü öldürmesiyle başlamış, Urumçi sokaklarına taşmış ellerinde hiçbir şey olmayan insanların üzerine Çin Polisinin ateş açmasıyla yüzlerce Türk öldürülmüştür. Alınan Haberlere göre olaylar Tüm Doğu Türkistan şehirlerine yayılmıştır. Çinliler ise silahsız göstericilerin üzerine kurşun sıkarak karşılık vermişler ve insanlığın gözü önünde bu acıklı trajediye sebep olmuşlardır.

Çin polisi asıl suçlu olan Çinli işçileri değil de Masum Türkleri suçlu ilan etmiş ve insanları öldürmekle amaçlarına ulaşacaklarını sanmışlardır. Yüz yıllardır devam eden asimilasyona ise Türkler direnerek karşılık vermişlerdir.

2017 yılında Türkiye-Çin arasında imzalanan adi suçluların iadesi sözleşmesi TBMM'de kabul edilirse çok sayıda Uygur Türkü Çin'e iade edilecek ve akıbetlerinden belki hiç haber alınamayacaktır.

Ne diyelim zulüm elbet bir gün son bulur. Uygur Türkleri de öz vatanlarında bağımsız ve hür olur.