Mustafa Özbilge Mustafa Özbilge Dıngılım

Ya Dış Mihrak Dedikleri İçleriyse (51)

Mustafa Özbilge'nin yeni yazısı yayında...
Yayın: Güncelleme:

Nemrut’un, Hz. İbrahim’i yakmak için açtırdığı ateş çukuruna ağzıyla petrol sevkiyatı yapan Karınca’yı Behlûl-i Dânâ durdurmuş ve ona şunları söylemiş:

“Bak Karınca kardeş, ben cehennemden geliyorum. Orada ateş falan göremedim. Meğerse ateşin sevkiyatını herkes, dünyadan ahirete senin gibi obur ağzıyla yapıyormuş.”

Bu hikâye (hatta iki hikâye mi var burada?) böyle değildi. Hoca kürsüden başka türlü anlatmıştı derseniz, buna itiraz edemem. Tarih bilenler, Harun Reşid dönemiyle Nemrut dönemini karıştırdığımı pek âlâ ispatlayabilirler. Bilgileri kendilerinde mahfuz olsun.
 
Ben bir senedir hikâyeyi farklı anlatıyorum. Behlûl, öte âlemde niye böyle anlattın diye kızmaz, hatta o meşhur delice gülüşüyle bakarsınız selam da verir bana.

Karıncalara gelince, çocukluktan beri her ne vakit Taraklı’dan Adapazarı’na gidecek olsam yol üstünde büyük servi ağacının altında yatan Karıncababa’ya Fâtiha’yı eksik etmemeye çalışırım. Bilirim karıncalar da cins cinstir. Hz. Süleyman’ı, karınca vadisinde güldüren de bir karıncadır (Neml). Şükre vesiledir o hükümdar Peygamber için… Ama işler, kahramanlar, dönem dönem değişiyor. Karınca duasının faize dekor yapıldığı zamanlardayız.

İşte Hz. İbrahim’e su taşıma hikâyesinden epeydir nam yapan karınca, gerçekten suyu taşıyan karınca değil. Onun güzel namını kullanıp beri taraftan karanlık işler çeviren karıncadır. Bize hep su taşıyan karınca anlatılınca arka taraftan yakıt sevkiyatı yapan atlıkarınca gölgede kaldı.

Zaten La Fontaine Efendi’nin fablından da yıllardır kazanıyor Varyemez Amca. Kışın kapısına gelenlerden bir lokmayı sakınıp güya cümle âleme hikmetli ders verecek köftehor. Olan zavallı Ağustos Böceği’nin itibarına oldu. Çoluk çocuk yanlış tanıdı bak onu. Halbuki o sanatçı ruh, minnet mi ederdi senin gibi müteahhit kafalıya?

Sonra İbrahim peygamber, ateşler içindeyken karınca sadece petrol sevkiyatı mı yaptı? Aylarca mahlûkat yalvardı ona: Gel, üç kuruşluk dünya için değmez bu kadar mal yığmak o küçük yuvana. İbrahim’in düşmanlarıyla ticareti kes diye diye diye nihayet belli oranda kesmek mecburiyetinde kaldı derken hiç kesilmeyen enerji nakliyatı aldı başını gitti, gidiyor. Diğer yandan canlar da tutuşup gidiyor...

Kafamı kurcalayan bir şey var. “Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının.” diyor Kitâb. Buradaki taşlardan kasıt ne ola? Kendisine kulluk edilen putlar mı, puta dönüşmüş dünya metaı mı yoksa muhtelif cinsten madenler mi ya da o madenleri fesat namına çıkarıp kötülerin hizmetine, mazlumların aleyhine sevk eden taşlaşmış kalpler mi? Bilemedim. Belki de hepsi…

Nerede kalmıştık? Kelimelerde… Türkçeden Kur’ân’a, Kur’ân’dan Türkçeye kelimeler başlıklı çalışmamızın 51’incisi olacak kelime harîk.

Kubbealtı Lugatı, “yangın” demiş harîk kelimesi için. “Yakan, yakıcı; yanmış, tutuşmuş” manasındaki hârik kelimesi de yine aynı kök üzeredir.

Hac Suresi 22. ayette, harîk kelimesi şöyle geçer:

“Kullemâ erâdû en yahrucû minhâ min gammin u’îdû fîhâ vezûkû ‘azâbe-l harîki

(Her ne zaman ondan, gamdan çıkmak isterlerse onun içine iade edilirler ve yangın azabını tadın denilir).

Harîk kelimesi Nev’î-zâde Atâyî’nin bir beytinde şöyle geçer:

Gülistân olsa âhir sîne gül gül tâze dâgıyla
Halîl-âsâ harîk-i âteş-i sûzân-ı ‘aşk olsam


(Göğüs, sonunda gül gül olmuş taze yarasıyla gülbahçesi olsa; Hz. Halil İbrahim gibi yakıcı ateşin yangını olsam).

“Yakma” anlamına gelen hark kelimesi, Bâkî’nin bir beytinde şöyle geçer:

İrmese bir dem eger mevc-i sirişküm her yana
Şu’le-i âhum zemîn ü âsmânı hark ide


(Gözyaşımın dalgası eğer bir an için her yana erişmezse; ahımın ateşi yeri, göğü yakar).

“Yanık, yanıklık, yanma” manasındaki hurkat kelimesi de aynı kök üzeredir.

Ahmedî’nin bir beytinde kelime şöyle geçer:

Fürkatünün hurkatından yahılur cânum meded
Hasretünün mihnetinden kurur uş kanum meded


(Ayrılığının yanıklığından canım yakılır, meded; hasretinin zorluğundan işte kanım kurur meded).

Yakmak” ihrak; “yakacak”  ise ihrâkiye manalarına gelir ki bu kelimeler de aynı kök üzeredir.

İhrak kelimesi Ümmî Sinân’ın bir beytinde şöyle geçer:

Niçe bir hasretin nârı beni ihrâk ider her dem
Bugün vaslından ayrılman gerek bin pâre kılsunlar


(Hasretinin ateşi beni her an nasıl da yakar; beni bin parçaya da ayırsalar, vuslatından ayrılmam).
“Düşman gemilerinde ve şehirlerinde yangın çıkaran savaş gemisi” manasındaki harrâka kelimesi de aynı kök üzeredir.

Azmîzâde Hâletî’nin bir beytinde kelime şöyle geçer:

Harrâka-i derdi dil-fürûz eylemişiz
Kibrît-i fenâyı hâne-sûz eylemişiz


(Derdin yakıcı gemisini, gönül aydınlığı eylemişiz; yokluk kibritiyle haneyi aydınlatmışız).

“Tutuşup yanma; bir gezegenin güneşe yaklaşması, güneşle aynı burçta bulunması” manalarına gelen ihtirak kelimesi de aynı kök üzeredir.

Kelime, Bakara Suresi 266. ayette şöyle geçer:

Eyeveddu ehadukum en tekûne lehu cennetun min naḣîlin vea’nâbin tecrî min tahtihe-l-enhâru lehu fîhâ min kulli-ssemerâti veesâbehu-lkiberu velehu zurriyyetun du’afâu feasâbehâ i’sârun fîhi nârun fahterakat kezâlike yubeyyinullâhu lekumu-l-âyâti le’allekum tetefekkerûn”

(Sizden biri arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, içinde ırmaklar akan ve kendisi için orada her çeşit meyvenin bulunduğu bir bahçesi olsun da bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! Düşünesiniz diye Allah önünüze açık işaretler koyuyor).

Nev’î-zâde Atâyî’nin bir beytinde ihtirak kelimesi şöyle geçer:

Seyl-i eşk ile ‘Atâyî def‘ olurdı sûzumuz
Lâle gibi dilde sevdâ ihtirâkı olmasa


(Ey Atâyî ateşimiz gözyaşı seliyle defolurdu; lale gibi gönülde sevda tutuşmasa).

Türkçede türetilmiş mihrak kelimesi de aynı kök üzeredir. “Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların bir mercekten geçtikten yâhut bir çukur aynadan yansıdıktan sonra toplandığı yer, odak; aynı düşüncede olan insanların birleştiği nokta, bir şeyin toplanıp yoğunlaştığı yer, merkez, odak” manalarına gelir.

Mihrak kelimesi Mehmet Âkif Ersoy’un bir mısraında şöyle geçer:

Hele gözler iki mihrâk-ı semâvîdir ki
Bir şuâıyle alevlendiriyor idrâki


(Hele gözler iki semâvî odak; bir ışınla idraki alevlendiriyor).

Muhrik kelimesi de aynı kök üzeredir. “Yakan, yakıcı; gönül yakan, yürek sızlatan, dokunaklı” manalarına gelir.

Kelime, Edirneli Nazmî’nin bir beytinde şöyle geçer:

Bezm-i gamda âh u nâlem dinlesün her isteyen
Sâz-ı pür-sûz-ile muhrik nagmeler âvâzesin


(Gam meclisindeki ah ve inlemelerimi dinlesin her isteyen; yakıcı nağmelerin sesindeki ıstırap dolu sazı dinlesin).

Muhterik kelimesi de aynı kök üzeredir. Ateşte yanmış olan; içi yanan, yanıp tutuşan; dokunaklı, etkili, yanık” manalarına gelir.

Ahmedî’nin bir beytinde kelime şöyle geçer:

Kılıcunun odına muhterik olur düşmen
Nite ki gün zühal-ıla idicek kırân rûşen


(Kılıcının ateşinde düşman yanar; öyle ki gün, zuhal ile birleşip aydınlanacak).

Mahruk kelimesi de aynı kök üzeredir. “Yanmış, yanık” manasına gelir. Mahrukat ise “odun, kömür vb. yakılacak şeyler, yakıt”tır.

Kelime, Fazık Aykaç’ın bir beytinde şöyle geçer:

Hele fiyât-ı mahrûkātı cânâ bir işittikte
Sirişk-i çeşminin bak farkı var mı çağlayanlardan

(Ey sevgili hele yakıt fiyatını işittik; gözyaşının bak çağlayandan farkı var mı?)


Burada, yanmanın ondan fazla kelimeyle Türkçede nasıl ifade edildiğini şiirlerden misallerle gösterdik. Kelimenin Kur’ân ile irtibatını baştan kurduk. Yani Türkçeyle Kur’ân’ın münasebetini bir kez daha hatırlattık.

Peki, neden bu kelimeyi şimdi seçtik? Çünkü kelimenin hem maddi hem de mecazî boyutlarının en yoğun şekilde görüldüğü bir zamanı yaşıyoruz. Sadece maddi bir varlığın ateşte yandığı bir dönemi değil; yüreğin de yandığı zamanlar içindeyiz. Gönlü yakan, yürek sızlatan sistematik bir katliamın, soykırımın ateşten çemberi durmaksızın yanıyor. Bir sene içerisinde 80 bin tondan fazla bomba atıldı o çembere.

Çemberi kırmaya yönelik direniş her gün umudu yükseltirken diğer taraftan çalışkan, stokçu, tüccar karıncaların “yönümüz belli olsun” diyerek istikametleri boyunca tel çekmeyi sürdürdüklerinin haberleri kesintisiz devam ediyor.

Cehennemin dibine döşenen o kabloyu tutan eller, çocukları yakmadan önce kablo sahiplerinin kalplerini yakmıştır besbelli. Fakat üzülmek manasında değil, merhametin silinmesi manasında...

Diğer taraftan kârların nispeten düşmesi, çalışkan karıncaların kalplerini yine yakar. Ama onlar engel gibi gözüken şeyin etrafından gemilerini dolandırarak ticari hedefi tutturmanın yolunu bir şekilde bulacak, kemirecekleri dolarlarıyla kalplerini hemen teskin edebileceklerdir.

Dış mihrakların tehlike ve tehditleri söylemini, politik retoriğe dönüştürmek birtakım kişi ve gruplara kârlarını arttırmak için vakit ve imkân kazandırabilir; ama bugün insanların, dış mihraklamihrakın aynı madalyonun iki yüzü olduğunu fark etmesi çok uzun zaman almıyor. Aksa Tufanı’nın en önemli özelliği bir sene içinde sayamayacağımız kadar maskeyi düşürmüş olmasıdır.

Dünyanın her neresinden bir çöp sevk edilirse İsrail’e, o çöp sadece Filistin’i, Lübnan’ı yakmak için gönderilmiş olmaz; düşmanın elinde bütün dünyayı yakmak için tutuşturulmuş çıraya dönüşür. Yine dünyanın her neresinden bir taş atılırsa İsrail’e, o sadece İsrail’i vuracak ve Filistin’deki insanları kurtaracak bir taş değildir. Bütün dünyanın küresel kapitalist sömürüden kurtulabilmesi için atılmış bir taş olacaktır.

Fitne ateştir. İsrailoğulları yetmiş iki fırkaya bölündüyse benim ümmetim de yetmiş üçe bölünecek diyor Hz. Peygamber aleyhisselam. İsrail’e ümmetin herhangi bir yerinden atılan küçük bir taşın manasını idrak edemeyip onu tahfif eden, ümmetin taş atan o parçasıyla istihza eden kimseler, düşman için yakıt (mahrukat) temin etmenin fitnesinde boğulmuşlardır.

Zorlu günlerde kardeşler birbirlerinin kusurlarını ortaya dökmezler, aksine o hataların bugün tekrar yaşanmaması için şimdi ortak düşmana karşı daha fazla birbirlerine sarılmaları gerektirdiğini bilirler. Sömürgecilik nedir, emperyalizm nedir, kapitalizm nedir? Bunların, şu an yaşadığı hayatın neresine tekabül ettiğini göremeyenlerin ya da kasten bunu örtenlerin; meseleyi bir Ortadoğu, bir Filistin meselesi olarak isimlendirmelerine şaşmamak gerekir. Zaten bizden istenen zihin düzlemi, böylesine pürüzsüz böylesine sorunsuz işliyor.

Amerika ve onun dört bir yana ördüğü kapitalist küresel ağdan daha büyük bir kötü; hangi dinden, hangi ırktan ve ideolojiden olursa olsun yoktur. Şeytan, Yahudi sermayesini, en kötüyü gerçekleştirmesi için Gazze’de teksif etti. Kötünün küçücük Gazze’ye yoğunlaşması, onu daha iyi görmemizi sağlıyor. Bu sebeple bütün düşünsel gücümüzle buraya yönelmemiz ve bütün imkânlarımızı da düşmanın aleyhine kullanmamız üzerimizde temel bir vazifedir.

Aksine davrananları ve bunu da bizden görünüp bizi vurmak suretiyle yapanları dikkatle takip etmek icap eder. Çünkü onlar içte de dışta da istiklal düşmanlarıdır. Ne vatanın istiklalini ne de diğer milletlerin küresel kapitalist sistem karşısında ayakta durmasını isterler.

Şimdi o kablolar, o petroller yakıyor masum bedenleri ve anne babaların paramparça olmuş yüreğini her saat ve her dakika dağlamaya devam ediyor… Demirin, çeliğin, mermerin, kablonun, petrolün ve bilumum âl-i cengiz oyununun ticaretinde dahli olan herkesin kalbi muhterik olsun, yansın, tutuşsun!

#mihrak #petrol #yakit #kablo #harik #muhrik #ates #karinca #obur #stok

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Resul Tanır
9.10.2024 / 22:30:33
Ağzına sağlık hocam

YAZARIN SON YAZILARI

Üçyüzaltmış Derece Halk

Üçyüzaltmış Derece Halk

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...
Meymenetsiz Ticaret, Maymunlaşan Siyaset (52)

Meymenetsiz Ticaret, Maymunlaşan Siyaset (52)

Mustafa Özbilge'nin yeni yazısı yayında...
Yok!

Yok!

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...
Acılarımız Hafifledi

Acılarımız Hafifledi

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...
Dünya Bir Oda

Dünya Bir Oda

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...
Ezgi Eygi

Ezgi Eygi

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.