Sigara Beyin Kanaması Yapar
Bugün hastaneye gittim. Duvarda bir afiş gördüm. Afişte "Sigara beyinde kanama yapar" yazılı. Bundan yaklaşık on beş gün önce Vatan Gazetesi'nde bir haber okudum. Bu haberde de sigara, alkol ve kahvenin beyin üzerinde olumsuz etkileri yazılıydı. Ben kahve, alkol ve sigara kullanmam ama, kullananları uyarmak için yazmak ihtiyacını duydum.
Önce ölümden söz etmek istiyorum. İnsan ölünce servetini, gücünü, bilgisini, sanatını götürebilir mi? Kesinlikle götüremez. Ölen kişinin neyi varsa, bu dünyada kalır. Yakınları varsa yakınlarına, hiç yakınları yoksa sanırım devlete kalır. İsmi üzerinde ölüm. Victor Hugo'ya göre, "Ölüm bu; ne hükümdar tanır ne soytarı, herkesi aynı iştahla yutar." İnsan ölünce kendisine ayrılan yere defnedilir. Üstüne de toprak örtülür. Bir süre sonra üstünde kır çiçekleri biter. Yakınları varsa, onlar mezarını yaptırır. Mezarını çeşitli çiçeklerle süsler. Bakalım ölüm hakkında şairler ne demiş.
Önce Yahya Kemal Beyatlı'dan başlayalım.
"Ölüm, asude bahar ülkesidir bir rinde."
"Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi,
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi."
"Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece."
Sıra Faruk Nafiz Çamlıbel'de.
"Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyanın."
"Öleceği gün meçhul olmalı insanların...
O gün uzak olsa da, değil mi günü belli,
Yoktur günü bilinen ölümlere teselli."
Arif Hikmet Par'da şöyle seslenir:
"Dalından düşecek bu yeşil yaprak,
Bu çiçek saksıda bir gün solacak.
Yüz yıl da yaşasan vakti gelecek,
Nüfus kütüğünde bir kaydın kalır."
Ben de bir iki dize söylemek istiyorum:
Ölüm bu; alır götürür seni uzaklara,
Geride yalnız sevenlerin kalır.
Ancak, bu dünyada kaç yıl yaşarsan yaşa. Ölüm gelir seni bulur. Öyleyse, Allah tüm insanlara güzel bir ölüm nasip eylesin.
Sigara, alkol, kahve bir araya gelince insan cin çarpmışa döner. Doktorların ifade ettiğine göre, bu üç madde beyinde olumsuz etki yapar. Sonunda ölüm seni bulur. Eğer güzel bir ölüm düşünüyorsak, insana zarar veren alışkanları bir yana bırakıp, sağlıklı yaşamaya önem verelim. Ben böyle diyorum ama bazıları kenara çekilip kıs kıs gülüyor. Bu hoş bir davranış değil. Değil ama dinleyen kim?
Hazreti Ali de ölüm hakkında şunları söyler: "Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız."
Yeri gelmişken birkaç anımı anlatayım size.
Ankara'da bulunan Numune Hastanesi'nin karşısındaki caddenin kenarında bir manav dükkanı önünde kızlı erkekli öğrenciler oturup uygunsuz vaziyette sigara içiyorlar. Onların sigara içmeleri beni rahatısız etti. Öğrencilere sordum:
-Hangi okulda okuyorsunuz?
-Aha işte karşında okul.
-Öğretmenleriniz sigaranın zararlarını anlatmadı mı?
-Aman dayı işte okul, git söyle.
Anladım hangi okul olduğunu. Okula gittim. Yetkili bir öğretmenle konuştum. Gördüm ki onlar da dertli. Gün geldi ben sözü edilen okulda geçici olarak görev aldım. Benim bıranşım olmamakla beraber Sağlık Bilgileri dersine girmem istendi. Yeter ki öğrencilerin gürültü yapmasını önle, yeter. Birgün sigara, içki ve diğer zararlı maddelerden söz ederken bu anımı anlattım. Öğrencilerden biri:
-O öğrenci bendim, diğeri şu. Ötekilerde başka sınıflarda. Şaşırdım kaldım vallahi. Ne diyeceğimi bilemedim. Zil çaldı. Sınıftan çıktım, ama aklım o sınıfta kaldı.
Vaktiyle aynı okulda öğrenci iken bir öğretmenimiz vardı, çok sigara içerdi. Dudak tiryakisiydi. Birini bırakır birini yakardı. Öğrenciler bu öğretmene Heredot ismini takmışlardı. Birgün tuvalette öğrenciler sigara içiyordu, öğretmende yanlarında. O sırada okul müdürü girmez mi? Öğretmen ve öğrencileri birlikte görünce çıkıp gitti. Sonra ne oldu bilmiyorum. Yaşanan olay üzerinde yaklaşık altmış yıl geçti. Yine kızlı erkekli bir grup öğrenci önümden yürüyor. Ellerinde sigara var. Birisi arkadaşına:
-Turgut öğretmen görürse bize ne der?
Diğeri:
-Ne diyecek biraz kızar.
-Turgut öğretmen kızmaz, ama yumuşak bir laf söyler, altından kalkamayız vallahi. Bu sözleri duyunca yavaşça önlerine geçtim ve yürüdüm. Öğrencilerden biri:
-Turgut öğretmen.
Döndüm öğrencilere:
-Sigara içmeseniz iyi olur, ama dokakta içmeniz hiç iyi olmaz. Sigaranızı kapalı bir yerde için ve evinize gidin, dedim ve uzaklaştım.
Sıkıldım vallahi, gelin bir türkü söyleyelim.
"Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır
Bugün posta günü canım sıkılır
Ellerin mektubu gelmiş okunur
Benim yüreğime hançer sokulur
Şu karşıki dağda bir top kar idim
Yağmur yağdı ılgıt ılgıt eridim
Evvel yarin sevdiği ben idim
Şimdi uzaklardan bakan ben idim."