Erol AFŞAR Erol Afşar

Size Herşey Mübah!

Meramımıza geçmeden önce şu iki haberi paylaşalım.

İlki Türk Sağlık-Sen'in açıklaması;

"Türk Sağlık-Sen olarak 2009 yılında yetkimizi masa başı oyunlar ve usulsüzlüklerle gasp edildiğini birçok kez dile getirmiştik. Sendikal açıdan yaşanan bu çirkinlikleri Mahkemeye taşımış, 44 ilde Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen'in yaptığı usulsüz üyelikleri dava etmiştik. Mahkeme ise bu iddiamızı araştırmak için şikayete konu olan illerdeki Türk Sağlık-Sen, Sağlık-Sen ve SES'e ait sendika üyelik formlarını isteyerek incelemesi için bilirkişi heyeti görevlendirmişti.

Bilirkişi heyeti yaptığı inceleme sonucu kararını vererek usulsüzlükleri tespit etmiştir. Bilirkişinin yaptığı inceleme sonucunda Sağlık-Sen'in 5 bin 334 üyesinin usulsüz bir şekilde sendikaya kaydedildiğini, Türk Sağlık-Sen'in ise 16 üyesinin, sendikamıza üye olduğu halde tutanaklara geçirilmediğini tespit etti.

Ortaya çıkan bu gerçek göstermiştir ki Türk Sağlık-Sen'in yetkisi gasp edilmiş, sağlık ve sosyal hizmet çalışanları adına Toplu Görüşmelerde ve KİK toplantılarında gerçek temsilci Türk Sağlık-Sen yerine yetkilendirilmişler katılmışlardır.

Bilirkişinin kararıyla yaptıkları usulsüzlükler tokat gibi suratlarına bilirkişi raporu olarak yapışmıştır. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanları artık kimin nasıl sendikacılık yaptığını bir kez daha görme imkanı bulmuşlardır.

Bu usulsüzlüğü yapan, buna göz yumup geçersiz üyelikleri kabul eden herkes mahkeme önünde hesap verecektir. Bu haksızlıkların hesabı sorulacaktır. Görevini kötüye kullanan, usulsüz resmi evrak hazırlayan, usulsüz tutanakları itirazlarımıza rağmen imzalayan ve kanunu hiçe sayıp kendi istedikleri gibi çalışanları üye yapanların hepsini hakim karşısına çıkaracağız."

Diğeri Türk Eğitim-Sen Genel Merkezinin bir uyarısı;

"Sözde bir sendikanın Malatya'da bir öğretmeni yaklaşık iki yıldır öğretmenin hiçbir bilgisi olmadan kendisine üye kaydettiği belirlenmiştir. 05.03.2010 tarihli Akçadağ Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yazısı ile konu su yüzüne çıkmıştır. Eğitim hizmet kolunda yetkili sendika olabilmek adına her yolu mubah sayan sözde sendikanın yaptığı usulsüzlükler tek tek ortaya çıkmaktadır ve çıkmaya da devam edecektir. Bir öğretmenin hiçbir bilgisi olmadan ondan habersiz bir sendikaya üye kaydedilmesi ve yıllarca aidatının kesilmesi kabul edilemez, bu duruma sebebiyet verenler hakkında yasal yollara başvurulması gerekmektedir. Tüm eğitim çalışanlarını sendikalarına çalışanların haberi bile olmadan üye yapma saygısızlığını ve hukuksuzluğunu gösteren bu sendikaya karşı uyarmayı bir görev biliyoruz."

Gelelim meramımıza…

Eskiden İslam'ın şartı beştir. Altıncısı da haddini bilmek derlerdi.

Günümüzde bunlara falan partiye oy vermek ve falan sendikaya üye olmak gibi yenileri eklendi.

Hatta baktılar ki siz bu ilahi(!) uyarıya kulak tıkıyorsunuz, mücahit kardeşlerimiz(!) dünya ve ahretinizi (size sorma lüzumu hissetmeden) garanti altına almak için sizleri sendikalarına üye yaptılar.

Yine eskiden yalan ve iman bir arada durmaz ama şu üç hal müstesna derlerdi; Zulüm ve haksızlığa uğramış bir adamın can, mal veya namusunun zarar görmekten kurtarılması için. Dargın olan karı-kocayı veya iki kişiyi barıştırmak için.

Harpte düşmanı yenmek için.

Birileri düşmanlığı, kendilerinden olmayan herkes ve her şey olarak anladılar da bu istisnalara ‘falan partiye oy ve filan sendikaya üye yapmak için' şeklinde dördüncüsünü eklediler…

Hatta bu ‘düşmanı yenmek için' ibaresini o kadar abarttılar ki, yalanla birlikte hırsızlık, haksızlık, yolsuzluk, torpil ve adam kayırmak da kendileri için istisnai haller durumuna girdi.

Şimdi bu mübarekler(!) için hırsızlık mubah, yolsuzluk mubah, yalan mubah, insanları aldatma ve kandırma mubah, adam kayırma mubah, torpil mubah…

Çünkü onlar sıradan insanlar, sıradan partiler, sıradan sendikalar değil; mukaddes(!) davanın neferleri ve önde gidenleri…

Geçen yıl, aramızdaki farkın 20 bine düştüğü, bu farkın 20 bin yeni üye ile kapanmasının zorluğu, dolayısıyla rakip sendika üyelerinin istifasının sağlanması, istifa ettirilenlerin olabildiğince kendi sendikalarına üye yapılmasıyla farkı kapatmanın mümkün olabileceği, bu uğurda her şeyin mubah(!) olduğu ve ne pahasına (!) olursa olsun yetkinin alınacağı fikri pompalandı sürekli…

Sonra, ne pahasına olursa olsun ve bu uğurda her şey mubah parolasıyla, geçtiğimiz yıl ‘bu 20 bin üye açığını kapatın' talimatı verenler, bu yıl itibariyle kutlu hedeflerine ulaştılar.

Biz bu başarılarını onurlu ve sağlıklı bir sendikal anlayışa borçlu olmadıklarını biliyorduk.

Şimdi mahkemece de teyit edildi.

Bakın bakalım çevrenizdekilere; Utandılar mı? Yüzleri kızardı mı?

Sanmam…

Çünkü kendilerine uydurma hadis destekli ve şey(!)lerine uygun bir fetva verilmiştir mutlaka.