Aziziye Destanının 133.Yılı
Osmanlı imparatorluğu ve Erzurum için, acılı ve kayıp yıllar. O yılarda Ordularımıza Balkanlarda; Gazi Osman Paşa, Doğuda; Gazi Ahmet Muhtar Paşa komuta ediyordu.24 Nisan 1877’de savaş ilan edildi. Ruslar bütün güçleriyle saldırıya geçti. Osmanlı ordusu, Rusları 21 Haziranda Haylaz meydan muharebesinde yendi. Ruslar durmak bilmiyordu. Rus ordusu, 25–30 Haziranda Zivin meydan muharebesinde yenildi ve cepheden çekildiler. Bu arada Ruslar; ordularını taze kuvvetlerle takviye etmeye devam ediyordu. Bu sefer 18 Ağustosta; Yahniler meydan savaşını kaybettiler. Ardından bütün kuvvetleriyle Gediklerde, Osmanlı ordusuyla meydan muharebesine girdiler. Bu savaşı da Osmanlı ordusu kazandı. Ruslar geri çekildi.
Ruslar; yeni takviye birlikleri almalarına karşılık, Osmanlı ordusu yeni takviye alamadı. Ruslar sayıca ve silahça üstün duruma geldiler.15 Ekimde Alacadağ meydan savaşını Osmanlı ordusu kaybetti. Durum Ruslar lehine döndü. Ahmet Muhtar Paşa Orduyu düzenli bir şekilde geri çekerek 4 Kasımda Erzurum’a geldi.
Erzurum için zor günler başlıyor, kar etrafı beyazlatıyor, soğuklar her canlıyı donduruyordu. Kars ve pasin ovası Ruslara geçmişti. Çevre kasaba ve köyler batıya göçüyordu. Heyetler Erzurum’un tahliyesini istiyor, Paşayı üzüyorlardı. Yine paşanın yanına yeni bir heyet geldi. Heyette; Emek Bayraktar, Mevlüt Ağa, Mutan Ağa, Gül Ahmet, Arap zade Ali, Müftü Ömer efendi gibi zatlar vardı. Emek Bayraktar Söz Alarak: “Paşam paşam işittik ki bu vatanın evladı olmayan bazı şahıslar şehri müdafaa edemeyiz bizden yardım beklemeyin, düşmanın gazabını üzerimize çekmeyelim. Bayburt istikametine gidelim demişler. Paşam onlar üç beş kişi ilerisini göremeyen kişiler. Bu halkın ruh ve karakterini bilmeyen korkaklardır. Bu şehir tarih boyunca Türk yaşamış ve Türk kalacaktır.12 yılın alın teriyle yapılan tabyalar önünde bizim bedenimiz ikinci bir tabya gibi yere serilmedikçe düşman şehre giremeyecektir.’’Dedi.
Bu sözler karşısında mecliste bulunanlar gözyaşlarını tutamamışlar, Paşa memnun olmuş vatanın müdafaa edileceğini, düşmana haddinin bildirileceğini ifade ederek heyet şehre gönderildi.
Bu arada Ahmet Muhtar Paşa ile General Loris arasında haberleşme devam ediyor, Ruslar şehrin teslimini istiyordu. Verilen cevapta şehri kanımızın son damlasına kadar savunacağız oldu.
Bu olaylar olurken şehir derlenmiş, toparlanmış, iman dolu bir barut fıçısına dönmüştü. Ses duyulsa patlayacaklar. 8kasımı 9 Kasıma bağlayan gece yıllarca ekmeğimizi yemiş suyumuzu içmiş Ermeniler geceleyin Rus ordusuna rehberlik ederek Rusları Aziziye tabyalarına ve Ahali tabyasına sokmuş, Ruslarda pusuya düşürdükleri askerlerimizi şehit etmişlerdi. Önce Ahali tabyasının düştüğünü gören halk galeyansa gelerek Ruslarla göğüs göğse çarpışarak düşmanı püskürtmüş, sabah ezanlarıyla birlikte durum netleşmişti.
Ayaz Pasa Camii imamı Osman Bedrettin davudi sesiyle halkı uyandırmış, tabyaların Düştüğünü haber vererek şehri savaşmaya tabyaları geri almaya çağırdı. Erzurum coşmuştu. Genç, ihtiyar, çocuk, gelin; Orakla, satırla, bıçakla kamayla tabyalara doğru akıyordu. Dünyada bu olayın bir benzeri görülmemişti. Dadaşlar Allah Allah sesleriyle Kars Kapıdan çıkarak Aziziye Tabyasına hücum ettiler. Rus kurşunlarına aldıran yoktu. Sadece vatanın kurtuluşunu düşündüler. Tabyalara girilmişti. Göğüs, göğüse çarpışmalar oluyordu. Ölenlere aldıran yoktu. Tek gaye düşmanı harami ismetlerinde boğmak vardı. Öğleye doğru bütün tabyalar düşmandan temizlenmiş Ruslar Deveboynuna doğru çekilip gitmişlerdi. Kar etrafı beyaza bürümüştü. Şehitlerin kanları karlar üzerine akmış ve etrafta sanki kırmızı güller açılmıştı. Böylece Tarihe “Aziziye Destanı” diye geçecek savaşı Erzurum’un dedeleri, nineleri, gelinleri, çocukları ve yiğit askerleri kazanmıştı.
Bu gün 133. yılını idrak ettiğimiz savaşta başta NENE hatun olmak üzere, Şerife Hanım, Topal Gülzar, Name kadın, Habipbabanın torunu Emine bacı ve daha nice Erzurumlu kadın ve dadaşlar üstün başarı ve fedakârlık göstererek bu vatanı bizlere bıraktılar. Ruhları şad, makamları Cennet olsun.
Bir yolcuya, dur yolcu!
Bilmeden gelip bastığın bu toprak,
Bir devrin battığı yerdir.
Eğilde kulak ver bu sessizliğin
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.