Erol AFŞAR
Erol Afşar
AKP Son Kozunu Oynuyor
Yayın:
Güncelleme:
Bu önemli gündem maddesine ilişkin sendikamızın görüşlerini, Genel Başkanımız ve inşallah önümüzdeki haftadan itibaren Türkiye Kamu-Sen genel başkanız İsmail Koncuk'tan alıyoruz.
Bazı konularda 6 ay süreyle Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren yasa tasarısı, TBMM gündemine gelmiştir.
Buna göre tasarı, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi; mevcut bakanlıkların birleştirilmesi veya kaldırılması, yeni bakanlıklar kurulması, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerinin belirlenmesi gibi kamu çalışanları açısından son derece önemli konularda hükümete tam yetki vermektedir.
Öyle ki tasarının hayata geçmesi durumunda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan memur, işçi, askeri personel ve sözleşmeli personelin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda Bakanlar Kurulu tek başına yetkili kılınacaktır.
Zaten AKP Hükümeti ile sosyal diyalog mekanizması en alt düzeyde ele alınarak, işlevsiz hale getirilmişken, bir de kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı elde ederek, Bakanlar Kurulu 6 ay boyunca tam anlamıyla bir diktatör yetkisine sahip olacaktır.
Bilindiği gibi ülkemiz idari yapısının temelinde güçler ayrılığı ilkesi yatmaktadır. Demokrasinin tam olarak işlemesi, denetlenme, şeffaflık ve hesap verebilirliğin hayata geçmesi yasama, yürütme ve yargı erkinin mutlak surette birbirinden bağımsız olması ile mümkündür.
Son dönemde AKP'nin yargıyı etkisi altına alma girişimleri tüm kamuoyu ve uluslar arası çevreler tarafından kaygıyla takip edilmektedir. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi ile de yasama organı, 6 ay süre ile yürütmenin tek eline geçecektir. Bu süre zarfında devletin yasama ve yürütme gücü tek elde toplanmış olacaktır. Böyle bir durum, demokratik cumhuriyet anlayışına uymadığı gibi millet iradesini de yok saymak anlamı taşımaktadır. AKP'nin yasama yetkisini tek eline geçirerek, hayalindeki keyfi idare imkânına ulaşması için, kanunların arkasından dolaşmaya çalışması abesle iştigaldir.
Anayasaya göre, yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin (KHK) amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını göstermelidir. Sıkıyönetim ve olağanüstü haller dışında temel haklar, kişi hakları ve siyasi haklar hakkında KHK çıkarılamaz.
Tasarıyla, hemen hemen bütün devlet teşkilatının kuruluş ve çalışması hakkında yeniden düzenleme yetkisi istenmektedir. Amaç, bazı bakanlıkların birleştirilmesi, bazı genel müdürlüklerin bağlı oldukları bakanlığın değişmesinden çok; daha geniş bir düzenleme ile kamu yönetimi reformunun temelinin atılması olarak görülmektedir.
Bugüne kadar bakanlık sayısını azaltmakla övünen siyasi iradenin bugün yeni bakanlıklar açmak ve seçim öncesinde kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarını değiştirmek istemesinin ardında yatan gerçek açıklanmalıdır.
Ülkemizin temeline dinamit koymayı hedefleyen Kamu Yönetimi Kanunu, 2004 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti. KHK yetkisi ile tam olarak 14 kanun ve 9 KHK üzerinde değişiklik yapma yetkisi alınmak istenmektedir ki; bunların arasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında KHK ile 375 sayılı memurlara ek ödeme verilmesini sağlayan KHK'nın da bulunması, yapılacak düzenlemenin ne denli geniş çaplı olacağının en açık göstergesidir.
Bu nedenle istenilen yetki son derece tehlikeli düzenlemelere imkân tanıyacak nitelikte, Anayasaya aykırı bir durum teşkil etmektedir. Buradan genel seçimler öncesinde bir oldu bitti ile seçim yatırımı yapılarak, yandaşlara kadro imkânı tanınmak, giderayak devletimizin yapılanması üzerinde telafisi mümkün olmayacak bir tahribat yaratılmak istendiği anlaşılmaktadır.
Türkiye'nin en büyük ve en etkili sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Kamu-Sen, daima demokrasinin erdemlerine inanmış ve sosyal diyalogun etkinliğini, demokrasi kültürünün bir göstergesi olarak kabul etmiştir. Yıllardır diyalog yetersizliğinden yakınan, idari yapımızın birlikte karar alma, yönetime katılma gibi unsurlardan mahrum bırakıldığını ısrarla vurgulayan konfederasyonumuz, özellikle kamu çalışanlarının kaderleri, iş güvenceleri, terfileri, nakilleri, özlük hakları gibi konularda tek taraflı alınacak kararların memurlarımız üzerinde onarılmayacak yaralar açacağından endişe etmektedir.
AKP'nin özellikle bu konulardaki bozuk sicili göz önünde bulundurulduğunda, yeni açılacak, birleştirilecek, hizmet alanları yeniden belirlenecek bakanlıklarla, birçok kamu kurum kuruluşunun teşkilat kanunlarının değiştirileceği bir yetki isteğinin iyi niyetli olmadığı açıktır.
AKP, ülkemizdeki tüm maddi kaynakları, tüm yasama ve yürütme gücünü partililerine bağlama ve yandaşlarına kullandırma içgüdüsü ile seçim öncesinde ve hükümet kurulması aşamasında kamu yönetimi ve kamu çalışanları üzerinde son kozlarını oynamaktadır.
Sonuç olarak Türkiye Kamu-Sen, böyle bir uygulamanın özellikle kamu yönetimi ve memurlar açısından 6 ay süreyle diktatör bir yönetime teslim olmak anlamı taşıdığını düşünmekte; seçim öncesinde eline geniş yetkiler geçirecek olan iktidarın istediği kesime ulufe dağıtacağı, istediği kesimi de baskı, sürgün ve dayatmayla tehdit edeceği endişesini taşımaktadır.
Bu nedenle tüm emek örgütlerini ve ülkemizin geleceği için endişe duyan kuruluşları, bir araya gelerek bu tasarının yasalaşmaması için eylem birliğine davet ediyoruz.
Yazı Tarihi : 08 Nisan 2011 Cuma
#