Erol AFŞAR
Erol Afşar
Terörün Asıl Yüzü ve Bir Belge de Benden
Yayın:
Güncelleme:
Nasıl organize edildiğine malum bu olayların demokratik hak/hukukla hiçbir alakasının kalmadığı ve bütün bunların sözde Kürt halkının özgürlüğü adına yapılmadığı alenen ortadadır.
Örneğin Manisa'daki olay;
PKK, vatandaşların araçlarını ateşe veriyor..
Bu araçlardan birinin sahibi olay yerine yetişiyor ve haykırıyor: "Ben de Kürdüm. Lanet olsun bunlara. Nefret ediyorum, ne istiyorlar bu ülkeden?"
Bu cesur yüreğin karşısına eşkıya, fütursuzca dikiliyor, vatandaşı tehdit ediyor, arabasını yaktıkları vatandaşa, malının hesabını sorduğu için tehditler yağdırıyorlar.
Canı yanan Kürt, can yakan sözde Kürt yani…
Bir de sözde demokratik hak/hukuk arama iddiasıyla sokağa salınan itlerin kimliklerine bakalım da, PKK'nın batı kentlerine yığdığı sokak serserilerinin demokratik mücadele ve ideoloji ile ne kadar ilgisin olduğunu görelim;
İzmir polisi, 2011 başından bu yana sokak olaylarında güvenlik kuvvetleri üzerine PKK tarafından ellerine molotof ve taş tutuşturularak sürülen eylemcilerin profilini çıkardı.
Gözaltına alınarak mahkemeye sevk edilen ve birçoğu tutuklananların profilleri aynen şöyle;
Uyuşturucu madde kullanmak ve bulundurmak suçundan sabıkalılar...
Hırsızlıktan sabıkalılar…
Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarından sabıkalılar. Terör uzmanları PKK'nın, eylemlerinde özellikle hırsızlık ve uyuşturucu gibi suçlardan sabıkalı kişileri seçtiğini dile getiriyor...
PKK böylesi mafyatik tabanlı örgütlenmeyi sadece polise karşı gösterilerde yapmıyor.. Bu çeşit yapılanma terör örgütünün önemli gelir kaynaklarını sağlamak için de geçerli.
Türkiye'de bugün adi hırsızlıktan fuhuşa, uyuşturucudan insan ticaretine kadar pek çok para kanalı PKK'ya akıyor. İzmir polisinin tespitleri de yeni değil, uzun süredir bu faaliyetlere ait doküman elde mevcut... Özellikle güneyde ve Ege'de nüfus yapılanmasındaki değişikliğe bakarsanız, PKK buralarda da ciddi ve sistemli bir şekilde yapılanmış durumda...
Yaz mevsiminde hareketlenen turizm faaliyetlerinden de aslan payını almak için buralara akın eden kıtalar, barların kapılarından restoranların içine kadar inmiş durumdalar.
Tatil beldelerinde kadın ticareti de onların hakimiyetinde, uyuşturucu trafiği de...
İstanbul ve Ankara'da da durum farklı değil. İşgal ettikleri yerlere neredeyse PKK bayrağı çekecek duruma gelen bu oluşumlar, PKK'ya şu sıralar seçim desteği (!) vermek için de kullanılıyorlar.
***
Bazı ne idüğü belirsizler bir gelin lafı doladılar kopasıca dillerine…
Dayanakları da WikiLeaks belgeleri…
Bugün bir belge de benden olsun ama bu Taraf gazetesinin sansürüne uğrayanlarından;
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, 22 Mart 2003 tarihinde Washington'a gönderdiği gizli kriptoda, aynen şöyle diyor;
"Türk generaller AKP'den seçilen Tayyip Erdoğan'ın davranışlarından büyük rahatsızlık duyuyor. Erdoğan güçlü bir müttefikimizdir. Generallerin bu tutumu Amerikan çıkarlarının korunması açısından engelleyicidir. Orgeneral Hilmi Özkök'ün sadakatli duruşuna sahip çıkmalıyız. Muhalif orgeneraller, Hilmi Özkök'ün çizgisine itiraz etmekte.
Erdoğan kendisine desteğin devamı halinde ABD'nin bir müttefiki olarak Orta Doğu ve Irak dahil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demiryolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir.
Ancak Türk Ordusu'ndaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz. Amerikan çıkarlarına karşı çıkan orgeneraller Aytaç Yalman, Şener Eruygur, Çetin Doğan, Hurşit Tolon, Fevzi Türkeri, Tuncer Kılıç ve Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi, her an muhtıra verebilirler."
Türkçesi şu;
Görüldüğü gibi Pearson'a göre Tayyip Erdoğan, generallere karşı desteklenmesi durumunda, Orta Doğu ülkelerine karşı Amerikan çıkarlarını koruyacağını taahhüt etmiş oluyor!
Bu davranış, hukuk sistemi tarafından değerlendirilememiştir. Çünkü Tayyip Erdoğan, yine ABD ve AB desteğiyle, yargı sistemini de felç etmiştir.
Bilindiği gibi Pearson'ın gizli mektubunda adı geçen orgenerallerin çoğu tutuklandı, bir kısmı serbest bırakıldı.
Pearson'ın mektubundaki bilgiler, Türkiye'nin geleceği açısından darbeden de kötüdür. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın kendi ordusunun generallerine karşı, ülkesinin çıkarları aleyhine ABD ile siyasi pazarlık yaptığı anlaşılmaktadır.
Tarih, bunu böyle kaydedecektir. #