Abdurrahman ZEYNAL
Kalem
Coğrafyamızı Tanımak veya Strateji Üretmek
Yayın:
Güncelleme:
Mızıka çalındı davulmu sandın,
Yemene gideni gelirmi sandın,
Yemen türküsüyle acılarımızı tazeleriz.
Tuna nehri akmam diyor,
Etrafımı yıkmam diyor,
Şanı büyük Osman Paşa,
Pilevneden çıkmam diyor.,
Tuna şiiriyle kahramanlığımız vurgulanıyor.
Çanakkale içinde aynalı çarşı,
Anne be gidiyom düşmana karşı,
Çanakkale türküsüyle emperyalist, zorba düşmana karşı gösterdiğimiz metaneti, dirayeti vatan sevgisi ve kararlılığı,
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Ağam neni, balam neni
Gitti gelmez o muhannet
Şol Revanda balam kaldı,
Türküsü ile Erzurum’dan Revana giden Tüccarın hikâyesini, Budin Türküsüyle sevdalarımızı
Bağdadın kapısın açtı Genç Osman
Allah Allah deyip, geçti Genç Osman, la
Bağdadın fethini,
Nereden Geliyor bu top sesleri
Adalardan mı Tunustan mı, Cezayir’den mi?
Yoksa ayı gördükleri yerden geliyor,
Leventlerimizin yanık türküleriyle, Akdeniz’in bir Türk gölü olduğunu hatırlatıyor. Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atı o gün dev gibi bir orduyu yendik,
Kırımdan gelirem, atım araptır,
Gizlenme Nemçeli halin haraptır.
Dizeleriyle kanatlanıp uçarız.
Yukarıda çerçevesini çizdiğimiz coğrafya Türk milletine vatan olmuş, yar olmuştur. İnsanlık tarihinde, aydınlık günlerin, bahtı olmuş, karargâhı olmuştur. Türk milleti kudretli olduğu süre içinde, insanlar adaletle, onuruyla yaşamışlardır. Büyük düşünen yüzlerce insan, mütefekkir bu coğrafyayı aydınlatmıştır. Her sosyal sistem doğar, büyür ve günü gelince de tarih sahnesinden çekilir. Tıpkı, canlılar gibi, değişik saiklerin etkisi sonucu, cihan imparatorluğumuz zayıflamış, parçalanmış, aydınlık coğrafyasını kaybetmıştır. Geride kan, gözyaşı, emperyalist batının acımasız sömürüsü kalmıştır. Sudan, Eritre, Kafkaslar, Ortadoğu, Irak, Balkanlar bunun örnekleriyle doludur.
Bu gün topraklarımızda kaybettiğimiz her can, bizi sonsuz üzüntüye gark etmektedir. Bütün bulara son vermek için, Büyük düşünmek, stratejik düşünmek zamanıdır.
Coğrafyamıza sahip çıkmak, ilim, hikmet, irfan ve adaletle mümkündür. Türk milletini bölmek, coğrafyamızı parçalara ayırarak, sömürme arzusunu taşıyan emperyalistlerden daha ilmi, daha insani stratejiler üretip yükselmek gerekir. Türkülerimiz coğrafyamızı çınlatmalı, masallarımız çocuklarımıza ilham vermeli, çağdaş İbn’i Sinalar, Farabiler, Fuzuliler, AliŞir Nevailer yetiştirmeliyiz.
Gün stratejik düşünme zamanıdır. Komplekse kapılmadan, düşmanı büyük veya küçük görmeden, olduğu gibi kabul edip, problemlerimize çözüm üretmeliyiz. Sanayisini tamamlamış, bilgi toplumu olmanın gereklerini yerine getirmiş, gölgesinden korkmayan, coğrafyasına hâkim, “İleri, mutlu, kadir bir Türkiye” hedefimiz olmalıdır.
İnsanlarımızı Hakkâri’den, Edirne’den, Ardahandan, Balkanlardan, Anadolunun içlerine, özellikle İstanbul, İzmir, Ankaraya asla toplamamalıyız. Dünyanın neresinde olursa olsun Türk milletinin evlatlarına öncelikle ulaşıp onların gönlüne millet sevgisini, vatan sevgisini, Anadolu sevgisini koymalıyız. İnsanımıza şahsiyet kazandırıp, kimlik bunalımına düşürmeden, kültürel soykırıma uğramasını önlemeliyiz. Kendi kültürümüzle, İslam medeniyetinin verileriyle yoğurmalıyız.
21.yy’ın Türk Asrı olmasını istiyorsak; düşüncelerimizi, belirlenmiş plan ve stratejiler çerçevesinde gerçekleştirmeliyiz. Türk milletini bir bütün yapıp, Muhteşem Türkiye’yi inşa etmeliyiz. Unutmayalım ki; “Tarihini bilmeyen milletlerin, coğrafyasını başkaları çizer.’’
#