Mavi
Kullarda, o-kullarda mavi önlük uygulaması bizden hemen sonra başladı.
Biz gecenin en karanlık evresiydik. Son kara kuşak bizdik. Gece kadar esmerdik. Fakat göğü karartmaya cüret etmezdik. Kararan gece misali önlüğümüzdeki beyaz düğmeleri yıldız yıldız sererdik. Yeryüzünü gece olup örterdik de gökyüzüne ilişmezdik.
…
Bizden hemen sonra gündüz geldi. Gündüzün maviliği kaplıyordu her yeri. Aslında Mavi’nin kapladığı yer değildi. Mavi’nin yeri, yer değildi… Mavi yükseklerdeydi!
Eyvah ki gökyüzü yere indi!
Ve Mavi yerdeydi.
…
Bir alkış tûfanı kopuyordu.
Gökyüzü yere inerken yeryüzüm kaynıyordu:
Ağlıyordum!
“Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes!” demek vardı ya… Mavi kadar cesur değildim.
İlah değildim!
...
Yeryüzünün geri kalan yüzde otuzuna da el koydu Mavi. Dümyam mavileri giydi ve her yer denizdi. Bu parlament mavisinde şimdi bana gemi aramak düştü:
Aşksızlık tûfanında boğulmamak için yârin gönlündeki Nuh’u aramak… Ya da kalbe kalemden çiviler çakmak... Kâğıt da olsa bir gemi yapmak...
Ve batmak kalbin en derinine...
Yine.
#