Abdurrahman ZEYNAL
Kalem
Veresiye Defteri
Yayın:
Güncelleme:
Vefa Lisesi Fransızca Muallimi Ahmet Rıfkı hergünkü gibi mektepten içeri girer.
Selam verir Ahmet Rıfkı ama çocuklar selama karşılık vermezler!
Ahmet Rıfkı iyice şaşırmıştır. Arka sıralarda oturanlardan biri ayağa kalkarak; “Hocam mahallemizde eli ayağı tutan ağabeyilerimiz Çanakkaleye gönüllü gittiler, ama siz hala buradasınız! Bizde gitmek istiyoruz ama yaşımız tutmuyor, söylermisiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim ne işe yarar?”
Muallim yaşlı gözlerle sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir.
Arkadaşlarıyla, talebeleriyle vedalaşır, evine gelir.
Ahmet Rıfkı’nın hayattaki tek varlığı yaşlı annesi Ayşe hanımdır ve Şehzadebaşındaki evlerinde beraber oturmaktadırlar.
Durumu annesine anlatır, ondan hakkını helal etmesini ister. Ardından mahallenin bakkalı, güngörmüş bir zat olan Selahaddin Adil Efendiye uğrar ve şöyle der;
“Selahaddin amca, Allahın izniyle vatanın bağrına saplanmış olan düşman hançerini çıkarmaya gidiyorum. Senden isteğim, anamı iaşesiz bırakma! Kısmetse dönüşte borcumu öderim!”
Çeşitli cephelerde savaşa katılır. 19 Aralık 1915 günü şehit olur…
Annesi haberi alır, çok üzülmesine rağmen imanı bütün bir hanım olduğundan hadiseyi tevekkülle karşılar. Aklına veresiye yiyecek aldığı bakkal gelir.
“Yedi aydır senden veresiye alırız, borcumuzu verelimde oğlum borçlu yatmasın!” der.
Selahaddin efendi şöyle cevap veriri. “Ayşe Hanım sen okuma yazma bilmezsin, okuma bilen bir yakınını getirde hesabı o çıkarsın!”
Bunun üzerine Ayşe Hanım, komşusunun kızı Gülşah’la birlikte dükkâna gider.
Selahaddin Adil Efendi, “Ahmet Rıfkı” bölümünü açarak veresiye defterini Gülşah’ın önüne koyar!
Gülşah, onlara veresiye defterindeki kırmızı harflerle yazılmış satırları gösterir.
Şöyle yazıyordu defterde: “Bu hesap ahmet Rıfkının kanıyla ödenmiştir, vesselam!”
#