Erzurum’un Bir Bilinmeyeni Sadaka Taşları
Türk Milletinin tarih boyunca tanıdığı, devir aldığı maddi ve manevi müesseslerin uygulama biçimi her zaman örnek gösterilmiştir. Türk Milleti inanç ve ibadet esaslarını korumuş ve onları hayatın her alanına uygulamıştır. Zekâtını vermiş, Fitresini dağıtmış, sadakasını olanca çokluğuyla dağıtmıştır. İbadet yeri için Cami ve mescitleri, yolcuların, kervanların konaklaması için kervan sarayları, susayanların su içmeleri için çeşmeleri yaptırmıştır. Bu Hayratlara isimlerini koyma ihtiyacını duymamış ve sadece Allahın Rızası istenmiştir.
Sadaka taşları bu meyanda ortaya çıkan Fatih sultan Mehmet zamanından itibaren kullanılan metot olmuştur. İstanbul, Bursa, Konya, Sivas gibi şehirlerimizde rastlanan bu taşlardan Erzurum’da da olması bizler için ayrı bir sevinç kaynağıdır.
Şehirlerin imar çalışmaları, savaşlar, yangınlar sebebiyle bu kültür zamanla ortadan kalkmış sadaka taşları ya inşaat yığınları altında, ya da duvarların köşelerinde kendilerine yer bulmuş ne yazık ki günümüze kadar gelememiştir. İstanbul’da 160 sadaka taşından günümüze 35 tane gelirken Erzurum’da Yeğen Ağa Mahallesinde bu taştan ne yazık ki bir tanesine rastlanmıştır.
Erzurum’daki sadaka taşının yüksekliği 120 santimetre, kenarları oval, üst yüzeyi kare biçiminde olan taşın en üst yüzeyinde altın ve gümüş sikkelerin konulduğu 10 santimetre derinliğinde oyuk vardır. Taşın ön yüzü desenlendirilmiş olup günümüze kadar tahrip olmadan gelebilmiştir.
Türk Milletinin hayır işleme anlayışının Ayeti Kerime ve Hadislere göre şekillendiğinin en güzel örneği sadaka taşı uygulaması olmuştur.
“Veren el alan elden hayırlıdır” anlayışı, “sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi” gereği olarak bu taşlar bir medeniyet anıtı olarak zuhur etmiştir.
Zengin olan bir şahsın gecenin bir karanlığında sadakasını getirip taşın oyuğuna koyması ve karanlıkta kaybolmasıyla birlikte ihtiyaç sahibi kimselere fakirliğini göstermeyen fukara-i sabirin anlayışında olan insanda yine gecenin karanlığında kimselerin görmediği bir anda sadaka taşından sadece ihtiyacı kadar akçeyi alıp karanlıkta kaybolması ilkesine dayanan çok onurlu bir anlayışın sonucudur.
Sadaka taşlarına konulan akçelerin günlerce alınmadığı olmuş bu durum hiçbir zaman suiistimal edilmemiştir.
Erzurum’da kaç tane olduğu belli olmayan bu taşlardan şu anda bir adet var olup koruma altındadır.
Sonuç olarak sadaka taşları ecdadımızın devir aldığı, inceltiği, estetik kazandırdığı yardım yapma geleneğinin zarafet içinde yaşatılma anlayışının bir sonucudur. Verenin ve alanın birbirini tanımadığı bir güzel davranış ve ahlak biçimidir.
30-12-2011/Erzurum