Abdurrahman ZEYNAL
Kalem
Stratejik Derinlikte, Stratejik Sorunlar
Yayın:
Güncelleme:
SSCB dağılmış, kapitalist dünya zafer sarhoşluğu yaşıyordu. Türkiye seviniyor çünkü “Adriyatik’ten Çin Seddine” yeni bir Türk dünyası doğuyordu. Devleti yönetenler “Adriyatik’ten, Çin Seddine” diyiyorlardı.
Varşova Paktı yıkılmış meydan NATO ya kalmıştı. Bu özellikle batı için stratejik bir galibiyetti. Ancak eski düşman ölmüş yeni düşman lazımdı! Varlık şartı, sebebi düşmandı. Düşman yaratılmalıydı. Öylede oldu artık kırmızı kuvvetler değil yeni düşman yeşil kuvvetlerdi. Hani 1950’lerde oluşturulan yeşil kuşak var ya işte o yeni düşman idi.
ABD ve NATO bu eski müttefike yeni düşman gözüyle bakıyordu. Planlar ona göre kurgulandı. Medeniyetler çatışması tezi dillere pelesenk oldu. Bosna bu kavganın fitilini ateşledi. İnsanlığın gözü önünde “300 bin Müslüman Boşnak katledildi”. Çeçenistan’da kan aktı. Azerbaycan da 1, 5 milyon Türk yerlerinden yurtlarından edildi. Irak; ABD ve müttefikleri tarafından işgal edildi. Bir milyon insan ölürken dört milyon insan evlerini terk etti. Yüz binlerce kadının ırzına geçildi. Somali’de katliamlar sürerken, Afganistan son 30 yıldır acılar çekiyordu. Binlerce insan yok edildi. Korkunç acılar yaşandı, yaşanmaya devam ediliyor.
Arap baharıyla Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Mısır rejim değişikliğine uğradı. Kan aktı. Akmaya devam ediyor. Son 1. 5 yıl içinde güney komşumuzda meydana gelen olaylar da binlerce insan öldü. Yüz binlerce insan evinden barkından oldu. İki komşu ülke Türkiye ve Suriye sıcak bir çatışmanın eşiğine geldi. 4 Ekim itibarıyla TBMM hükümete alınması gereken yetkileri verdi. Özetle son otuz yıl içinde bu olayları sinema filmi gibi seyrettik.
Strateji Nedir:
Moltke’ye; “strateji göre çare bulma ilmidir”. Bir başka tarife göre; Strateji, belirlenen bir hedefi ele geçirmek için zaman, mekân ve imkân faktörlerini dikkate alarak kuvvetleri sevk ve idare, plan ve sanatıdır. Strateji belirlenirken zaman ve mekân faktörleri yanında, kendi kuvvetlerimiz, dost kuvvetlerimiz, düşman kuvvetleri, düşmanlarımızın dostlarının kuvvetleri, dünya konjonktürü dikkate alınarak hazırlanmalı ve yöneticiler buna göre davranış biçimi geliştirmelidir.
Stratejik hedefe giderken elbette taktikler değişebilir, yüzde yüz zıtlıklar olabilir ama asıl hedeften asla vazgeçilmez. Geçildiği an savaş kaybedilmiş olur. Bu ister kültürel, ister ekonomik isterse askeri alanda olsun asla değişmez bir kuraldır.
Derinlik Stratejisi:
Türkiye için derinlik stratejisinin anlamı muhtemel düşman birikmelerini; batıda Saraybosna’da, kuzeyde Karpat dağları, Kırım, Kafkas dağlarında, doğuda Tebriz, Urumiye hattında, güneyde Yemen’den Sudan yaylalarından başlatmak doğru olanıdır. Buna derinlik stratejisi denir. Eğer siz mevcut savunma hatlarını bugünkü siyasi sınırlardan başlatırsanız işiniz çok ama çok zor olur.
Türkiye son on yıldır gerek dünyada, gerek orta doğuda son yüz yılda kaybettiği stratejik derinliği yeniden kazanır hale gelmişti. Bölge insanının yüz yıl sonra Anadolu insanına yakın ilgi ve alaka göstermesi bunu da davranış olarak belirtmesi bu stratejik hamlenin doğru seçildiğini gösteriyordu. Türkiye 1876-77 Osmanlı – Rus savaşından sonra yeni hamlelere girişiyor ve başarılıda oluyordu. Ancak büyük devletler, diplomatlarıyla, istihbarlarıyla, tüccarları ve askerleri güçleriyle buna müsaade edecek miydiler?
Moskova’dan kalkan bir insan Kudüs’e kadar araçlarıyla takılmadan gidecek, Mısır-Türkiye arası sorunsuz seyyahlara açılacaktı. Basra – Edirne arası kolaylaşacak böylece derinlik stratejisi bölge için bir medeniyet başlangıcına dönüşecekti.
Stratejik Sorun:
Yaşanan olaylar işte bu kurulan stratejik hamleleri boşa çıkararak derinlikte kavgayı körükleyerek bölgeyi yüz yıl geriye götürmekte ve kurulan güzel duygusal yakınlaşmaların yok olmasına yerine kin ve nefret tohumlarının yeşermesine doğru yelken açmaktadır. Yani Türkiye’yi tam bir stratejik açmazın içine bir yıldır sürüklenmekte korkarım stratejik derinlikte stratejik hüsranla karşılaşmak üzereyiz.
Sıfır sorunla başlayan komşular arası ilişkiler ne yazık ki sıcak bir çatışmanın eşiğine ülkeyi getirdi. Uygulanan dış politika ne yazık bizi önü alınmaz sorunların içine attı. Umarım bu stratejik hata olmazda tarihi köklerimizle barışarak yeni bir medeniyet inşasında görev alırız.
#