Beğenmiyorum
Çorap çekmecesinde fare besleyip, herkes boynuzlarını tokuşturup kırdıktan sonra, tiz sesiyle sahneye çıkıp, unutulmaya yüz tutmuş ve kendisinin bile sadece ilk nakaratını bildiği, kendi yöresine ait şarkıyı mırıldanıp benden de alkış bekliyorsa o kişi “eyvah ki eyvah”
Ama siz beğenebilirsiniz o kişiyi, benim için sorun yok, isterseniz sabahtan akşama kadar beğeniyorum diyin, ya da yazdan kışa, kıştan yaza. Fakat ben beğenmiyorum.
Fikirler paslanmış bisiklet gibi tozlu bodrumunuzda bekliyorsa ve o kişi ben kümesimde dinozor besliyorum, sabahları da o dinozorların yumurtalarını yiyorum der, sizlerde sineğe kartal muamelesi yapıyorsanız “ eyvah ki eyvah”
İskeleye sıralanmış penguen komitesi, alaska aksanıyla nutuk atıyor, birileri de yoğurt aklıma su karıştırıp ayran yapmaya çalışıyorsa, buruşmuş düşüncelerim ütüye su koymaya başlıyor demektir.
Ama siz beğenebilirsiniz, hatta pazara kadar beğenin, benim için hiç mahsuru yok, fakat ben beğenmiyorum, düşüncelerini, söylemlerini beğenmiyorum, hakaretleri beğenmiyorum. Hazırlanan kalıba girmeyi ret ediyorum, benim kendi mayam var, kendim kendi düşüncelerimi, görerek, düşünerek, sorarak, öğrenerek yoğurabilirim.
Kendi düşünce kalıbınızı, kendi öngörü kalıbınızı bu güne kadar size verilen malzemelerle hala yapamadıysanız, dışarıda hazırda satılan çok, alabilirsiniz. Yada benim kalıbım yok diyorsanız, birileri size hediye ediverir.
Bilmediği yolda, son hızla giden trenin makinisti, külotunu ters giyip, cinleri tepesine topladıysa, dünyanın en keskin virajında tarlalarda otlayan ineklere melül melül bakıyorsa, sizde hayranlıkla onu izliyorsanız. “eyvah ki eyvah”
Aslına hepimiz biriz, bir elmanın yarısı, aynı çorbada iki sinek, aynı tavuğun altına konan kuluçkalar, kirazdaki kurtçuklarız, bir dilim ekmeği paylaşanda bizleriz.
Ama farklıyız, kimisi beğenir, benim gibiler de beğenmez. Ve ben beğenmiyorum, dünde beğenmemiştim, bugün de beğenmiyorum. Bundan sonra da hiç beğenmeyeceğim. Saygılarımla…
#