Tedirgin
Ve vicdan sessiz kalsa da fısıldar durur.
Sen onu konuşmuyor sanırsın.
Kesik kesik sayıklar.
Sıfırdan biraz büyük desibel.
Dil, toparlanır, kıvrılır, büyür, uzar, genişler.
Bir işkenceye dönüşür kelime.
Şapırdayan, büzülen, kırışan,
Ritmik dudaklardan çıkacak titrek bir kelime...
Ve vicdan sessiz kalsa da fısıldar durur.
Sen onu konuşmuyor sanırsın.
Eller, istem dışı, yılankavi, karmaşık bir hareket,
Akordu zor, biçimsiz parmaklar,
Yersiz ve yabancı ortama.
Nereye koysan yadırgar,
Nerede saklasan bilinir,
Hükmü zor, göz önünde.
Ve vicdan sessiz kalsa da fısıldar durur.
Sen onu konuşmuyor sanırsın.
Hızla kırpılan, kısılan, büyüyen gözlerde,
Bir yer altı çağıltısı duyulur.
Dalgalar gibi yükselir, alçalır kaşlar.
Firari bakışlar için bir yere odaklanmak,
Bir yerde durmak,
Yakalanmak,
Faka basmak demektir.
Ve vicdan sessiz kalsa da fısıldar durur.
Sen onu konuşmuyor sanırsın.
Amaçsız adımlar,
Bir arzuyla yola çıkma isteği,
Bir bisiklet pedalı gibi döner durur.
Kasılma, gâh kaygan bir zeminde sürünerek
Gâh toprağı eşelercesine meraklı.
Bıraksalar,
Dört nala gidecek yerden kesilircesine bir atlı.
Ve vicdan sessiz kalsa da fısıldar durur.
Sen onu konuşmuyor sanırsın.
Bir uğultu, hep bir uğultu duyulur etrafta.
Tıkanan kulaklara nereden girmekte bu boğuk yankı?
Ve ses kesilir,
Bu defa sessizlik çınlar kulaklarda.
Derin sessizlik,
Bir çan sesi gibi vurur art arda.
Ve vicdan sessiz kalsa da fısıldar durur.
Sen onu konuşmuyor sanırsın.
Kötülükte azap, iyilikte huzur,
Cennet ve cehennemi,
Henüz dünyada bulur.
#