Taraklı'da Bir Peri
"Kasabamın mâ'rifet-perver fütüvvetli gençlerine..."
Sefâlet, yoksulluk, perperîşanlık... İmkânsızlıkların had safhası... Çökük bir binânın altında kalakalmak. Muztarip, kederli bir manzara. Gücün tükendiği yerde çullanan işgalciler ordusu.
Ama bakıyorsun, ummadığın taraftan, umulmadık bir cevap iniyor:
-Dün gece, bir peri, pencereme gelerek uyandırdı beni tatlı uykumdan. Işıl ışıl yanıyordu her yanı. Yatağımdan doğrulup baktım. O da bana baktı. Evi barkı, üstü başı temiz, geçmişi doğru bir adam değildim ben. Öyleyse bu peri, neden bana bakıyordu?
...
Bunun cevabını bilemem dedim ağabeye. İmkânsızlığın içinden sana çıkan bir imkândır belki; bir ihsan, kadrini takdir edebilmek vazifesiyle seni veyâhut hepimizi mükellef kılan.
İşte hâlâ geceleri, pencerelerinden perileri seyreden insanların olduğu bir kasabada yaşamanın, hayâtımızda oluşturduğu müstesnâ bir taraf... Bu husûsiyetin yanında durmak, onu koklamak, ona dokunmak...
Üzerimizdeki elbiseleri sıyırmadan, havlayan köpeklerimizi susturmadan, yaklaşmanın bir yordamı yok.
Kaybedenlerin gördüğü yerden bakabilmemiz için, kaybetmeyi göze almamız gerekmekte.
Mağlupların safında olabilmeyi...
#