Taraklı'da Bir Sarp Yokuş: Saadeddin Abi
Saadeddin Abi yuvasına yerleşti.
Taraklı'nın civan-mert delikanlıları başta olmak üzere, beldenin cem-i cümle hayırsever insanları, bir insanlık ve müslümanlık vazîfesini daha îfâ ettiler. Allah her birinden râzı olsun.
Yaz gibi kış da Allah'ın biz kullarına bahşettiği bir mevsim idi. Büyüklerimiz öyle derler ya:
"Yazımız yaz, kışımız kış olsun."
Olsun!
Lâkin çok zamandır korkutan bir şeye dönüşmüştü Taraklı'ya kışın gelmesi. Âdetâ görünen bir belânın, musîbetin gelmesi gibi... Çünkü "Sarp Yokuş", bir türlü aşılamıyordu. Sevap işlenecek diye bir dünya günâha düçâr olunuyordu.
Bir cenâze taşınırken omuzlarda, tabutun kenarcığından, iki parmak da olsa tutmanın fazîletine iman etmiş bir geleneğin; yahut bir avuç dahi olsa, mevtanın üzerine atılacak toprağın bir kardeşlik vazîfesini yerine getirmek olarak anlayan hakîkatli bir geleneğin çocuklarıydık hepimiz.
Evet, aynı gelenek, bir evceğizin inşaası için hemen kenarcıktan tutmakla, sadece ölülere karşı değil, dirilere karşı da hayat bahşeden bir vazîfenin yerine getirilebileceğini ispatladı.
Saadeddin Abi, kışı ayazda geçirmekten kurtuldu. Dumanı tüten sıcak bir yuvası var artık onun. Suyu, elektriği, aşı... Allah buna vesîle olan Merhum Kırmızı Fahri Aga başta olmak üzere, her bir fertten râzı olsun.
Yazımız yaz, kışımız kış olsun.
#